bugünün işini hep yarına bırakıyorum
sabah ezanından sonra uyuyorum mutlaka
çalışmaya öğle namazında başlıyorum
müdür hoş geldin diyor usulca kulağıma

gülüyorum


yüz doksan tane beygire bedel güzelim atımı
babamın on katır etmez, az arpa yiyen atıyla
yalvar yakar değiştiriyorum,sabahın ilk ışıkları
İstanbul türküsü dilimde mırıldana mırıldana
çıkıyorum yola , fazla değil inanın iki saat sonra
birden katırın kafasından alevler çıkmaya başlıyor
yeşiller kralı düzce de


‘’gülüyorum’’


dört senedir yargılanıyorum vatan aşkı suçundan ,
yasak aşk sanki, inceden inceye ter içinde çıldırıyorum
bıktım zaten bıyıkları yeni terlemiş suratsız savcıdan
kusura bak, yanlışlık olmuş serbestsin denince gülüyorum


güldüğüme de
‘’gülüyorum’’




Yoksulluk şiiri yazılır mı hiç aç karnına? Yazıldı
ben yazdım yani, dokuz gece uykusuz ağlayarak,
bitince şiiri okudum anneme anlamadı çıldırırdı
torun isterim diye bağırdı, oklavayla kovalayarak
hem kovalayıp hem de inek şabansın diye bağrınca



dayanamayıp
‘’gülüyorum’’


güldüğüme de gülüyorum




aylar sonra cumaya gidiyorum utana utana
öğle namazını da kılmadan, usulca çıkıyorum
tüm cemaatin, gıcır pabuçları ayakkabılık da
benim yırtık pabuçlar yok ortada gülüyorum


sağlık bakanın kızıyla evlilik planı yapıyoruz,
sağlık ocağındaki esmer hemşireyle buluşuyorum,
sabaha kadar aşk kokan şiirlerle sevişiyoruz,
………….babam sen adam olmazsın diyor……………



gülüyorum



aklıma gelenleri buraya yazıp yazıp siliyorum
yazıp yazıp sildiğime de gülüyorum
ne olacak bu halim diye düşündükçe
ölmeyeceğiz mi aman diyorum gülüyorum

kendimi tutamayıp güldüğüme de gülüyorum…




hayat çok kısa…
gülmeyin ona buna ;))




Alper Tunga Karakoç