9
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2123
Okunma

Dünyaya geldiğim gün "merhaba" dedim kışa
Yanılıp adres sordum; sürüldüm en yokuşa
Bir serâbın ardından yol aldım koşa koşa...
Güneşten iz ararken âfâkın giz´lerinde
Kaybettim gençliğimi çile dehlizlerinde.
Dediler, "hayat denen; acı, gözyaşı, keder"
Razı oldum payıma; dedim "eyvallah kader"
Artık umrumda değil, "o ne dermiş, bu ne der"...
Rabbim ne der, derdim o; gaye Hakk’ın rızası
Korkutan ölmek değil, kalbimin arızası!
Ağuydu sudur sanıp yudum yudum içtiğim
Sırat gibi yollardı üzerinden geçtiğim
Düşman çıktı dost bilip fazla fiyat biçtiğim...
Kaç düğümdü kim bilir ruhumu yoran çile
Çözdüm elhamdülillah; hem lâyık-ı veçhile!
Yıllar bir bir erisin, tükensin bir bir aylar
Dünya, üç adımlık yol; git gel hep aynı say’lar
Tamahkâr olanlara kalsın köşkler, saraylar...
Son nefesle son bulup kapandığında "defter"
Ardımdan bir "Fatiha" okuyan olsun yeter.
Toprağın kucağına uzanınca naaşım
Ancak o zaman diner geme gelmez telaşım
Eksik olsun, istemem; olmasın mezar taşım...
Kanaatkâr beşere yeter üç güzel kelam
Besmele, sabır, şükür; zenginlik bu vesselam...
Mecit AKTÜRK