3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
881
Okunma
Hücrelerimi dolduran bir yalnızlık bu
Yalınayaklı çocukların
Çamura düşmüş hayalleri gibi
Kırbacında acımtırak zakkum tadı ile
Yokluğunda terli vücuduma inen
Sütten kesilmiş bir yalnızlık bu
Zaman tur attı etrafımda
Vakit bildiğimiz vakitlikten sıyrıldı
Yorgun bir fahişenin
Çapaklanmış gözleri ile bakılmakta dünyaya
Bitkin mazlum
Ve yorgun
Adım adım yakalamaya çalışırken
Masa altı eğlencelerimi
Zülkarneynin iki ucunda kaybettim seni
Gelişini değil artık
Gittiğin yolları gözlemekte yüreğim
Hangi mavi söylesene
Hangi mavi yarılmıştı ortadan
Kulaklarıma ilahi sevdayı
Nedir durmadan yansıtan
Kurak bir çöl şimdi gökyüzü
Yıldızlar zerre kum tanesi misali
Yayılmakta etrafa
Fırtına misali esen yüreğimde
Bilirim bu son vedam olacak kendime
Kırık bir asanın beline
Körüklerken kamburlaşmış bedenimi
Yağmur yok artık
Mavi de yok
Siyah bir kasnağa işlenen
Kırmızı acılardan başka bir şey yok
Gidiyorum ey yar!
Omuzlayarak senden arta kalan sevdamı
Güneşin doğmayı unutacağı ilk yeri aramaya
Çekiliyorum yüklendiğim sevdanın inine
İlahi bir çağrıyla
Çekilerek yüreğimle birlikte uzletime
Biliyorum bu son vedam olacak yüreğine
Selçuk ERKİ