o çamaşırları sen yıkamışsın Nalan...
uzaktan bakıyorum da
ne temiz olmuş öyle
biliyorum hayatı çitilemişsindir aslında
çamaşırlar da amortiye gelmiştir


geçenlerde bizim köşedeki marketten
rakının yanına yaprak sarma aldım...
biraz da beyaz peynir
son ısırıkta salak Mesut ne dese beğenirsin
sizin koğuştaki kadınlar sarmış o sarmaları...
ya salak bari önceden söylesene
valla yemezdim kız
Allahıma yemezdim Nalan
bilirsin ben de yalan olmaz

cebime koyar kurtlandırırdım da yine yemezdim
belki birine de senin elin değmiştir...
meğer cebinize harçlık yapıyormuşsunuz o paralarla.

salak işte,
sahiden de salak
adı Mesut ya
herkesi adı gibi mutlu, mesut sanıyor


ah be Nalan, ah be güzelim buralar çok sıcak
bugün içimde kupkuru bir sıkıntı var nasıl bunalıyoruz
ya sen, sen ne yaparsın o daracık yerde be Nalan
şikayet etmeyi de öğretmediler ki onlar sana


var ya bazen şu şehrin en tepesine çıkıp
ulan...
diye bağırmak geliyor içimden hem de hiç utanmadan
onlar Nalan’ı utandırdılar da mı diyorum


sonra;
tepe arıyorum en yükseklerde
bakıyorum tepe yok
haykırmak istiyorum
sesim soluğum yok
ağlamak istiyorum
gözlerim hapı yutmuş ağlamaktan
gözyaşım yok


ya gerisinde sana ne desem ki hepsi bu işte Nalan


II.


sen dediğime de bakma Nalan,
öyküyü biz satmıyoruz

namussuzum hep hazır oluyor köşelerde bir yerlerde
e biz de azıcık kazanalım diye kiralıyoruz be Nalan

müebbet diyorlar ya hani
ne yani; sana beyazlardan mı giydirirler
sanki seni süpürüp atmayacaklar mı sandın bi ağacın dibine ? of ki off


suçun ne ?
çocuk olmak.

suçun ne ?
anasız doğmak.

suçun ne ?
baban yaşında adamdan kadın olmak.

suçun ne ?
babanı vurmak.

suçun ne Nalan suçun ne ?
anasız çocuk doğurmak.

sen çok suçlusun be Nalan...
yok sana bu Bayramdan
boşuna bekleme Nalan.

öyküsatıcısı2012Davidoff