12
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
4415
Okunma

ben en çok gemilerin gecikmelerini severdim
bir de paçalarımın ıslanmasını
dalgaların yüzünden kıyılarda gezinirken
bakma yüzüme
yüzümün ıslanmasını da severdim aslında
deniz kabukları ararken akşam olmasına yakın
sümüklü böceklerle buluşmayı hiç sevmezdim
ellerim benim değildi o zamanlar
hep o kandırıkçı mızıkacının paslı mızıkasıydı
eksik notalarıyla her müziği çalan
ya da uçurtmacının bilmediği her yola giden uçurtmalarıydı
yarı kopuk kuyruğunu düşürmemeye çalışan
işçiye benzerdi bazen
yaşlı bir kadının taşıyamadığı valizini beklerdi
gidemeyeceğim uzak yerlere parmak izlerimi yollardım
ve ben en çok güneşin geç batmasını severdim
bir de ısırgan otlarının ellerimi acıtmamasını
dört duvarımı denizle kaplamışlar azizim
önüm arkam sağım solum sobe
ellerimi ne zaman gözlerime götürmek istesem
tuz kaplıyor tuzaklarımı
ne zaman kapatsam gözlerimi mızıka çalıyor içinde deniz böcekleri
dalgalar güneşleniyor içinde sereserpe...
yine geç geliyor uzaklardan bir gemi
paçalarım zaten ıslak
bir uçurtmanın kuyruğuna asılıyorum
güneş batmamış gibi
üzümler görüyorum asmaların üstünde asılı
uçuyorum...
az ilerdeki fırından burnuma yanık ekmek kokuları geliyor
dün ölen komşu dede üç tekerlekli bisiklete binmiş
el sallıyor bayır aşağı...
siyah üzümden beyaz şarap yapıyor kızıl saçlı kadının biri
benim güneşimi kumbaraya atmaya uğraşıyor bir çocuk
ya karanlıkta kalırsak azizim
günlerdenbirgün2013Davidoff
5.0
100% (20)