20
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2083
Okunma

Yüreğimden dökülen kısa ama benim için manası derin sözlerimi böyle bir başlık altında toplama kararı aldım...
...
Bir nefeste tüketilip ,yüksekten bırakılan sigara külü gibi dağılıyorum sen aklıma gelince :(
İnsan bir akşam üstü, ’mutlulukdan’da sıkılıp, mutsuz olmak ister...
Aşk, sabahlara kadar uyumayıp şiirler yazmaktı düşümdeki sevgiliye ölmeden önce...
İnsanların hareketleri konuşmaları çok yapmacık geliyor artık bana ,ve boğulmamak için kaçıyorum insanlardan ,nereye gittiğimi bilmeden...
İnan hiç ama hiç yalnız değilim , Yanımda her gece bir değil dört tane duvar var aynı sen ...
Ölüm gibi aklımdasın, ya gel ya öldür yoksa bu sessizlik kulaklarımdan kan getirecek biliyorum...
Gel; ölüm gibi gel ama , Elin; elin olmadan gel ıhlamur çiçeğim...
Bu gece derin uykumdan nefes nefese kan ter içinde uyandığım da anladım ki bile bile ayakta su içmek gibi bir şey seni sevmek…
Bir zamanlar yüreğim beynime tecavüz ediyordu ,şimdi ise beynim yüreğimi eline geçirmiş kürtaj yaptırmaya götürüyor...
Yüreğim bakımsız bir mezarlık gibi , kaybettiklerimin sayısı çoğaldıkça aklıma hakim olamıyorum...
Bu gece’de gelmedin sevgilim
Hiç gelmediğin kadar yoktun bu gece
Bekledim, çaresizce bekledim
Dün geceden çok bekledim
Bu gece’de gelmedin sevgilim
Adım çıkmış O’na ; ’O’ bir türlü inanmıyor bana...
“Bir sevgiliyi ömür boyu yüreğinde taşıyamayacaksan, o sevgilinin yüreğine taşınmaya kalkışma...”
Sen, Leyla olmak isteseydin ben Mecnun olmayı bilirdim..
Hiç bir dilde anlatamadım yalnızlığımı, yokluğunda çok üşüyorum ıhlamur çiçeğim ...
...
Sen şimdi mışıl mışıl uyurken .., düşünde gezinmeyi ne çok isterdim ıhlamur çiçeğim ...
...
Ankara’da bir kuru ayaz yüreğim de kara kış bedenim sensizlikten
titriyor , hissediyorum bu gece Ankara’da sensizlik
doruğa ulaşacak...
...
Ansızın rastladığımı düşündükçe, çıldırtan sinsi mayına; senin adını verdim.... Sende Mayın gibisin ne zaman nerde karşıma çıkacağını bilmeden yaşıyorum seni...
...
Bu ölüm sessizliğini öyle bir boz ki, ölüm orucunu bozar gibi olsun;
huzura durdukça huzur bulayım, ne istediğimi bir bir anlatayım o zaman sana ;
hem seni sultan edeyim gönlüme, hemde kendimi bulayım bir ömür gözlerinde ...
Aşk; en şiddetli fırtınada sevgiliyle el ele yürüyebilmekti ve el eleyken ölüme dahi gülümseyebilmekti...
Bazı insanlar yüreğini her geçen gün kirletmiş, sen ne kadar uğraşsan temizlesende izi bir türlü gitmezmiş ...
Bu gece seni düşünmemeyi düşüne düşüne ömrümün tükendiğini hissettim...
Kalbim gittikçe küçülüyor ’’karınca’’ gibi hissediyorum kendimi küçük ufacık bir aşk kırıntısına gülüşüne bile muhtacım ya şimdi ...
Siz benim palyaçoluk yaptığıma bakmayın; Canımın yandığını kimse bilmesin istiyorum...
Bazı yürekler , beyin ölümü gerçekleşmiş aşkları ile ömürlerini tüketirler ve hiç bir zaman doya doya gülemezler!
Heyacandan uyuyamadığım bu gece
ilk kez ellerini sıkıca tuttuğum yağmurlu o sabah geldi aklıma...
bir gün dizelerimde kendini tanıyamadığın gün
bende sana güleceğim gökkuşağı yüreklim!!!
Gidişin, gelişin kadar canımı yakmadı... Oysa her ayrılık beni darma dağın eder komaya sokardı!!!
insan bir akşam üstü yanıbaşındaki parlak ışıktan kaçıp, çok uzaktaki karanlığın içinde kendini bulur...
inanma sen benim yaşadığımı duysanda, yokum ben gittin gideli bu dünyada...
Hiçbir şey istemiyorum aslında hayattan; tek istediğim hiçbir şey yapmak. öylece durmak, düşünmemek bile...
çıkartsakda birbirimizi hayatımızdan, çıkmıyor işte yaşadıklarımız akıldan!!!
Aşk kokan bir akşamda ; O vefasızın, seni unutamadığını düşünüyorsan yıllar sonra, boşuna çabalama ve unutma sen onu unutamazsın!!!
Bu yarım yamalak aşkın orucunu, aklım erdiği günden bu zamana ben tutsamda!
Bayramını hep sen yaptın doya doya...
Bu yarım yamalak aşkın orucunu ben tuttum, bayramıda benim hakkım!!!
Seni sevmek; bir ay oruç tutup
bayram gelince
bir gün bile oruç tutmayan bir adamla, el ele görmekti...
Özleminden delirdiğim bir gece bir anda karşımda görünce, dilimin tutulması;
bir sene oruç tutup sadece Kadir gecesi oruç tutmamak gibi birşeydi ey sevgili...
Gidişin ölmeden diri diri kefenlenip morg’a bırakılmak, gelişin ise cenaze namazı kılınacakken sil baştan başlamaktı...
sen çıkıp gitmiyorsun ya aklımdan, geçemiyorum ya kokundan sevdandan; sıra sıra güzeller dizilse karşıma ne fayda, gökkuşağı yüreklim ah söyle ne fayda...
Aşk ; gece ile gündüzün birbirine karışmasıdır...
Aşk; çaresi bulunamayan her hastalığın, en etkili ilacıdır...
Sana ben küsmeyeceğim ,buz tutmuş cesedim küsecek paramparça olmuş bir halde ,avaz avaz bağıracaksın belki gitme diye ama ne çare bulunmazki ölüme bir çare...
Neden şiir yazmıyormusun artık diyenlere onun yokluğunda nefesi bile zor alıyorum diyorum anlıyorlar, birde sen anlasan sensiz yaşamanın nefes alamadan yaşamaya eşit olduğuna ...
özleminden çıldırdığım bugünlerde tek boş vaktim uyumak...
Aklım erdi ereli belimde silahım elimde telsizim le ,ben hep seni özledim .......m!
Gözlerden yaş akmaz yanar yürek
Bırakıp giderse candan çok sevilen
seni düşünmediğimi sanarak yazdığım şiirler, seni seviyorum ile başlıyor, seni çok özledim ile bitmiyor! Sensizliğin içimdeki bu sessizliğin sonu ölüm sanki...
kalemim tükenirse eğer, kanımla yazacağım şiirimi!
sadece sen hissedeceksin bu gece, kına yak pas tutmuş yüreğine...
Bir ikindi vakti, yokluğunun acısı birden hafifledi.Bir akşam üstü ise söylediğin acı sözlerin içimde yanan aşkını söndürdü dedim sustu...
Kerhane gibi bir kalbin varsa, giren çıkanların sayısını tutamazsın...
Fazla zeka aşk’ın fahişesidir...
hayalinin kalbime bu saatler de yaklaşıp usulca ben öldüm, ben bittim, bekleme artık beni diye fısıldamasından...Her güneş doğuşunda darağacındaki asılı sevdamı gözyaşlarımla seyretmekten bıktım usandım...
Ne kadar acı verir bana, bir Şehidin mezar taşında çiçeklerin düşüne yatmak..
Nefes almam kimilerine olsada ölümcül keder, ah güler geçerim ne fark eder! Tek bedduam Rabbim kalbinize göre versin olur...Bilirim tek kazanan kalbi doğrudur...Takmıyorum sanılsada bir garip canın acısı yüreğimde yurt olur zamansız kanar durur!
kalemim tükenirse eğer kanımla yazacağım şiirimi sadece sen hissedeceksin bu gece kına yak pas tutmuş kalbine...
bir günde dört mevsimi yaşıyorum sen aklıma gelince, senin taaaaaaa
alt dudağının kenarından öpeyim...
Ben, sana anlatamadıklarımdan sorumluyum, anlattıklarımdan değil!
Aşk; en şiddetli fırtınada sevgiliyle el ele yürüyebilmekti ve el eleyken ölüme dahi gülümseyebilmekti...
Geciken baharın kulağından tutup ayaklarına sermek için düştüm yollara...
Günümü günahla gün etmek değil niyetim merak etme sevdiğim..
Bakarsın ama göremezsin, görmek inanmaktır ama asıl gerçek hissetmektir...
Son nefesimi vermeden ellerimi tutacaksın hayali ile tahammül ediyorum yaşadıklarıma...
yalan söylemeyi ögrendigimde iyi bir sair olacagima inamaya basladim...
iki yaşında kaybolan yaramaz bir çoçuk gibi çaresiz ve sessiz yağmurun altında yürüyorum bilmediğim sokaklarda...
Alper Tunga Karakoç
5.0
100% (19)