Yılışık bir yangın artığıydı gülümseyişim
Biçimsiz cümlelerin uyaksız rüzgarıydı an
Paslı kilitleri bile açardı seven dudakların
Çarkına kum doldurduğum saatti vakitler
Hoyrat sevişmelerimizle yolardık özlemleri

Müptela düşünüşlerin bıçkınlığıydı saptığım
Koynumdaki helal kavgaydı kadın varlığın
Erteli coşkuların yanık fanilasıydı yaktığım
Katmer acıların retinasından bakardık aşka
Zoraki bir sarılışın fiyakasıydı caka sattığım

Yeşil entarili mevsimlerin en nazlısıydı Nisan
Umarsız yakarılarla kırlara çağırırdı hazan
Leylekler yuva yapardı anılarımın bahçesine
Ateş artığı bir dinginlikle poz verirdim sevgine
Aşkın güvercinini beklerdik ayaz pencerelerde

İçimizde bastırılmış çığlıklarla büyüdük yıllarca
Avaz özlemlerin tenceresinde kaynayan resttik
Negatifleri yanık bir mutluluktu perdemizdeki
Gül kokulu düşlerle savrulduk biz asi gecelerde
Sabıkalı korkuların istasyonlarına yürüdük el ele

Sarılmasız gövdemde nicedir kurşun delikleri
Üşüdü bedenim, ruhumda büyüttüm hüzünleri
Gönlümün ayaz seferinden dönmedi gemilerin
Kaderin karmaşık çizgilerinde biçare gelgitlerim
Ne yana dönsem aşk, nicedir suskuda sevilerim

Selahattin Yetgin