0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2073
Okunma

Genellikle çocukların oynadıkları oyunlarda kız, erkek ayrımı yapmadıkları ve hep birlikte oynamaktan hoşlandıkları görülür. Onlar için önemli olan kaç kişi oldukları ve hangi oyunu oynayacaklarıdır. Ancak ergenlik çağına doğru bu durum değişir ve bazı oyunları “Fiziki Değişim “engeline takılır, bazı oyunları ise gurur, kibir, bencillik ve kıskançlık engeline ve guruplaşmaların başladığı, birliğin bozulduğu görülür. Bu şiir, o günlerin anısına yazılmıştır…
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Çocukluk işte
Akıl, sır ermezdi yaptığımız işlere
Ya kapı zili çalardık, ya da sokak lambasını taşlardık
Bazen yakalanırdık tabi, bazen ise kaçardık
Topumuz olmadığın da biz, güreş bile tutardık
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Kar’dan daha temiz çocukluk işte
Ben kaleci olurdum o’ forvet, o’ forvet olurdu, ben kaleci
Bu yüzden olsa gerek, hiç sevmezdim top işini
Çünkü sonuçta hep ben, hep ben oluyordum kaleci
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Benim işim şeytanlık, komşu bahçeye dalmak
Elma, armut, şeftali ne bulursak aşırmak
O’ hep geride kalırdı, yakalanır ceza alırdı
Onu kurtarmak için yapmadığım kalmazdı
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Hep, aynı saatte buluşurduk oysa
Son günlerde geç kalıyor
Geldiğin de fark ettim, o yüzünü de boyuyor
Mazereti de hazır, sesin değişmiş tanıyamadım diyor
Aslında haklı, benim de sesim değişiyor
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Ve bir gün, bir şeyleri fark ettik işte
Güller belirmişti onun göğsün de
Benimse üç, beş sakal solgun, cansız yüzümde
Sanki, günlerdir gizlediğimiz bir yalan, ortalığa çıkmıştı işte
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Çocukluğumuzun büyüsü kalkmıştı işte
Sanki hata idi büyümek.
Oysa büyümek, mutluluk olsa gerek
Üstelik biz, bir bedel ödemiştik çocukluğumuzu feda ederek
Artık
O’ Ayşe değil, bencil bir genç kız
Ben ise Ahmet değil, gururlu erkek
Haydi, artık sevinin!
Bizde kibirle, bizde gururla, bizde bencillikle tanıştık işte
Ben Ahmet, o’ Ayşe
Metin Ceylan