4
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1278
Okunma

"Kaç karanlık gece estirdi üstüme karanlığı
benle aydınlandı"
küçük dudaklarımdaki ıssız sesizliğimde
kafa tutmadım hiç bir zaman
ölüm hariçi morglarda
IŞIĞI emen ölümdü
benden gizli memelerindeki
beyaz sütü
bir akşam üstü.
yetişip büyümesi gereken kelimelerin cümleler
damlasındaki kelimeler
siyahtı ölüm yazılan mürekkebi gizli
işte o an sevdim kara olan her şeyi
geceyi
ve seni....
morun ötesi sevişmelerindeki Azrail
beyazını kaçırdı çarşaflarımızdaki
en son terli ıslaklığında
okkası divitine çok kaçmıştı
siyah mürekkepli hayatıma
ıslağı gözümden kaçmış kağıtlarda
dağılırdı hep yazdıklarıma
ve ay titrekti bana inat
ona da kızardım hep
hastane odamı dağınık aydınlattığına
Ey güneş bilirim beni neden aydınlatmadığını da
ısıtmadığın nedendir bu baharı kaçmışlığı
ölürken üstümü ısıtman çokmuydu
bu akşam batarken
doktorun verdiği gliserin avuntum
damarımdaki hayat yavaşlarken
prangamdaki ölümdü beni yanlız bırakmayan
senle birlikte beni bağlı kılan kıldan ince olan
hoş geldin sevgili ölüm
seni ne çok özledim...
"Ve ben en sevdiğim karanlığa kefen beyazı yıldız aydınlığı sundum ölüm ötesi Azrailime en güzel içimdeki beyaz orkidelerle... Ama hep kara olana beyaz bir çiçek verdim gece içerken kanımı kırmızı şafaklarda sevdim ölümü...."
5.0
100% (4)