1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1176
Okunma
Sen, bu şehre bir yıldırım gibi düştün
Buharlaşarak gidiyormuşsun şimdi
Git
Benim hayatımda bir çığlık gibi duyuldun
Sessiz çığlıklar kusturuyorsun simdi
Sesinden çaldığım seslerim var
Hiç fark etmedin
Dinlemedin belki
Bir avuç bavulumuz var
Git, avuç dolusu git
Seni durduracak kelimelerim yok
Toprakların seni bekler
Seni özler yarin
Sana bekler yolların
Seni ağlar bıraktıkların
Sana susar sessizlik
Seni içer kuşlar yollarda su yerine
Git,
Söz, girmeyecek saç tellerim bavuluna
Sadece, birkaç şeyden eminim:
Bu şehrin sokakları sana çıkmayacak artık
Köşe başları ıssız kalacak
Odanın ışığını bir başkası açacak belki
Camına bakıp susamayacağım.
Anılarımıza gitme ihtimalin de yok bir daha
Onları içinde de taşıyamayacaksın
Yükün ağır…
Yükün; pişmanlığın olur zaten,
Taşıyamazsın.
Git,
Aklıma gelirsen
Ben dayanırım bir duvara
Bir yere oturur geçmesini beklerim sonra
Artık seni bekleyemem ya…
Yok oradan geçme ihtimalin
Git,
Bir gün
belki yıllar,
Belki başka hayatlardan sonra
Ya bu dünyada ya da öteki dünyada
Bir kez daha kalacağız baş başa
Ve o zaman son kez, nefes almak için
Soluklanacağım kokuna.
BAŞAK KURU
5.0
100% (2)