Koçero ziyaret duvarlarına yapıştırdığım taşım!
Çamur
yağmurlarını şemsiyesiz karşılamışım
Ben o kahpe pusularda
geceyi yâr saymışım
her yanım yanık izi/her yanım yalım yalım
Yittiğinde
hasretini yarama tuz saymışım
Hasretin mi büyüdü
Belim neden büküldü?
Ben bu kirli sahnede başrolü kapamadım
repliğimi unuttum/dümeni kavramadım
bir
çocuk saflığıyla sadece seyre daldım
ne oynayabildim/ ne oyuna kandım...
Göğsümün gerçeği Koçero
göğsümün dikenli çeperi
çatlıyor usul usul...
Koçero gelmeyecek yarınım!
Hayalleri Munzur’a salalı çok oldu Koçero
rahmine cemre düşmeyen toprakların
kimliksiz sürgünüyüm ben...
şimdi Düzgün dağında ayaza karşı
direniyor yüreğim...
bağrıma basabilseydim seni
böyle meftun düşmeyecektim rotasız yollara...
Koçero adıma değmiyor adın!
Mevsimsiz
doğan
güneşim Koçero...
mevsimsiz göğsüme sızan...
her gün doğumu gözükme gözüme Koçero!
söküp atacağım yerinden!
beni böyle gözlerimden vurma!...
Koçero burnumda tüter kokun!
Ellerimin yanığı Koçero...
ellerimin titreten yanığı...
sızlıyor usul usul...
Koçero süngüsü düşmüş siperim!