3
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1201
Okunma

Ayrılığın gözünden öper sahne
Ve tiyatro alabildiğince kalabalık, yüzümü dönsem yeniden dirilir replik.
Suflör!
Öfkem şiddetimle öpüştüğü vakit anladım ki
Dudağım iki kelâma küs.
Kaygılı ve zoraki yaşantımın cellâdıymışım
Çok kişi ölmüş ve ben hiç ağlamamışım.
İçim monolog
Kanayan gecenin telaşlı yıldızları gibi sürükleniyorum
Ayaklarıma yel vursa yıkılacak kadar halsizim.
Beynim karmaşa seyircisi sanki
Kalbimden sökülen ağrının da baş kahramanıyım
Gelişme bölümünden yoksun beddualar kırılıyor kalemimden
Alkışlamaktan nasırlaşan eller gibi nasırlı içim de.
Çocukluğum fırlatılan ok gibi acımasız
Sırtım ağırlığınca kambur
Hayatı taşımaya korkuyor ve biraz da telaşlıyım.
Rejisör yeni bir repliğin kaygısını yaşarken
Doğaçlama oyunların müptelası ben
Kendimden geçip
Yerle bir olup perdeleri yeniden diktiriyorum.
Biliyorum, yine bir pazar gününde dudaklarım kanayacak
Ve rejisöre yeni küfürlerle sevmeyi öğreteceğim.