0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
878
Okunma
Yalnızlık
Sevdamın kalbinden sürgün yediği gün
Gül kokulu baharlarım yıkıldı
Kalbim yalnızlığın açtığı vatana
Bir mülteci olarak sığındı
Sevgilinin siması çizilmiş semasında
Hep hasret bulutları dolaşır
Sessizliğin hüküm sürdüğü doğasında
Hayaller hep birbiriyle yarışır
Su diye önüne göz yaşlarını koyar
Ve sen her gece susuzluğa ağlarsın
Ufkunu hep vuslatla boyar
Ve sen hep efkarınla yanarsın
Zincire vurulur yarınlar
Ve ıstırabına kırbaç olur maziler
Gözlerinde, kor alevle yandığın zamanlar
Cemre olup da, ta kalbine düşerler
An gelir çöl olur yalnızlık
Çırpınır durursun artık serabında
Hükmü vermiştir de ayrılık
Onu ararsın akıttığın göz yaşlarında
Ayazında kalıp soğuğuyla yanarsın
Ayrılığın gurbet dağında
Aç kalıp suyuna ekmeğini banarsın
Zengin sevdanın o fakir bağında
Acımazsın artık mülteci sevdana
Ruhun zincire vurulmuştur orda
Ölüm düşmeden bu ağır davana
Bir kor alevle yanarsın orda
Sevgilinin meltemi düşlerine eser de
Artık kendini yollarına vurursun
Yollarını hep yalnızlık keser de
Karşısında artık dimdik durursun
Kalbinden akan kıpkırmızı yaşlarla
Sen yollarında kan kırmızı güller çizersin
Sevgilinin gittiği gün ki yağmurlarla
Artık serabını dost edip onula dertleşirsin
İsmail Değmen