5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1177
Okunma

Ah! Nasıl söylesem, nasıl anlatsam?
Kurtulsam elemden, bir rahatlasam.
Aç kulağını da beni bağırtma,
Mezardan cettini donsuz çağırtma.
Kafamı kızdırma, açılır kuşak,
Bak kim vatanperver, kim daha uşak.
Kurtuluş savaşı, zaferle bitmiş,
Yokluk hat safhada, para tükenmiş.
Ulu Önder Ata, oturmuş hesaba,
Ziraat yapacak, köy ve kasaba.
Çalışkan Türk Halkı, sanma enayi.
Büyük şehirlerde, büyür sanayi,
Sağlam muhasebe, sağlam kabine,
Bu muhakemeyle, dolar hazine.
Ufaktan vergiler, küçücük harçlar,
Ödenmeye başlar, dışarı borçlar.
Bin dokuz yüz kırk beş, iki partili,
Düzen tutmaz motor, patlar karteli.
Bin dokuz yüz elli, şaha kalkmış at,
Yardım eder marşal, oh ne de rahat.
Tembellik başlamış, durmuş ziraat,
Bittik marşal abi, bize sakal at.
Birden bire güllük ve gülistanlık,
Boşalmış hazine, sonu hüsranlık.
Abi tamam demiş, borç para vermiş,
İstikbali çalıp, bize sövermiş.
Taşıma su ile değirmen dönmez,
Hele hele yangın, hiç mi hiç sönmez.
Bin dokuz yüz elli, on sonra altmış,
Bu güzel vatanım, on yılda batmış.
Kır attan istenmiş, vatandan zilyet,
Olmaz demiş asla, ödemem diyet.
Hem neyin nesidir, bu bardabaşlık?
Dostluk niye bitti, n’oldu gardaşlık?
Köprüler yıkılır, edilmez kelam,
Düşmandan dost olmaz, verilmez selam.
Ardından abiler, sessiz emreder,
İpler bir eldedir, kukla hükmeder.
Çok sinsice başlar, zalim bir oyun,
Yağlı sicim bizden, aldı üç boyun.
Kazanan değildik, yasa büründük,
Hepimiz mahvolduk, yerde süründük.
......
Bu masal burada bitmedi. Devamı gelecek.
Umut Dünyası Karalama Şiir Defteri
Ankara Ocak 2012
5.0
100% (3)