1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
974
Okunma
yine göç telaşı sarmış hüznün evlatlarını.
insanlarım ürkütülmüş kuşlardan farksız.
bir melanet bulutu sarkıtmış kanatlarını,
bir fırtına kopmuş ki, uğursuz ve zamansız.
kesin, nazi artığı, führer benzeri biri
buyurmuş: “bu topraktan silinecek iziniz!
kendinizce değerli sandığınız şeyleri
tek valize doldurup götürebilirsiniz.”
doğduğun ev, oturduğun eşik, emektar soba
gülleriyle söyleştiğin bahçe, gezip tozduğun kır
nasıl olur, nasıl konur tek bir valize, acaba
derin bir mazi sığ bir valizde nasıl taşınır?
ses ettikçe yüreğinin derinlerinden bir bir
okul zilleri, tren sesleri, yaşanmış her sevinç,
hele o sarışınlar, o esmerler… her biri bir şiir,
o sevdalı geceleri tek valiz alır mı hiç?
mezarları kirletilmiş ananın çığlığıyla
babanın sitemleri, her birinde bin kahır,
ve o şehit anneleri, yitenler yana yıkıla,
tek bir valiz içersine kolay mı sığdırılır?
alınmazsa çocuk gibi ağlar aliş’li tuna
lofça’nın kayasını duman kaplar, sis bürür.
can dobruca elbet kızar sali yaşar oğluna,
valiz dışı kalırsa, rodoplar küstürülür…
“varınızı toplayıp defolun!” deniyor bize,
insanlıkla yüzleşmeden ve tarihe sormadan:
nasıl girer, nasıl sığar minicik tek valize
sevgimizle büyüttüğümüz koskoca vatan?