5
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1326
Okunma
Seçemem ki ben / ya da seçmesini bilemem
Yüzlerce salıdan hangisi daha zalimdi bana
Hangisi daha cesurdu gecelerime
Hangisinin sabahı daha ıssızdı
Hangisinde bir şarkı mırıldanmıştım ki
Hangisinde en fakirdi rüyalarım
En çok hangi salıda ağladım
hangisinde kapı çalıp sonsuzmuş gibi bir dudak girdi yokluğuma
seçemem ki bu salıları
seçemem usta işi bu gecelerin arasından bağışladıklarımı
ve beni bağışlayan o zamanları
seçemem ama düşlerim elbet o salılardan bir tanesini
en yere bakan yürek yakan salıyı
bir kadehin dibinde görmeye çalışırım buruk bir falcı gibi
hangisinde bir trenin içinde gidiyordum İstanbul’a
gidip o denizi selamlıyordum ruhumu önüme eğip
martılara simit vermeyi kopya sayan bir bıçkın gibi
sevişmeden önce bir kitabın en güzel yerini
ezberlemeye çalışan bir ozan gibi
hangisinde ben daha çok yoktum oralarda
ve daha çok vardım aslında özenle kazdığım hendeklerimde
biraz olsun kendime sığınabilmek adına
adına
o adlara
incelikle örüp
hoyratça söktüğüm o adlara
İsterdim aslında o salıların birinde
Elimde siyah beyaz bir fotoğraf
Aramak o koptu kopacak sevdayı koca şehirde
Tıpkı şeritleri yıpranmış o filmlerdeki gibi
Bakkala sormak – köfteciye sormak – midyeciye sormak
Hep onları kafalarını iki yana sallarken görmek
Hayır bilmiyoruz – görmedik – rastlamadık
Bir sonraki sahne lütfen
Işık – duygu- şiir – her şey hazır mı?
Kim kapatacak klaketi?
Ben kapatamam
Ben hem oynayıp hem kapatamam
Zaten yeterince figüran oldum bu sayfalarda çaresiz
İlk defa bir şiirde başrol oynama fırsatı bulmuşum
Hem de iksirini aç imgelerin çaldığı bir Salı gününde
İşte öyle bir günde
Yani eğer o gün çarşambaysa da Salı olsun
Hangi günse Salı olsun
O odanın içinde ben – biraz ürkekmişim gibi
Öyle bakınırken onun salkım saçak kitaplarına
Yani işte bir de müzik – keskin dumanı gözlerimde gezinen
Hugh laurie çalsın – ben akustik görevi yapayım çarpan kalbimle
“balina beni yuttu” olsun şarkının adı
Yutarsa da yutsun – yeter ki okyanusumda
Yeter ki bildik bir günah oyunbozanlık yapmasın o günde
O , ben ve Salı, bir çemberin içindeyken
Çemberi içerden kendimize kapatıp ve kilitleyip
Suskun rüzgar böyle kokmalı işte, salıdan salınan terime
Öyle miydi gerçekten
Yirmi dört saatlik rüya aslında on saniyede mi geçiyormuş meğer
Kirpiklerimin arasında sızan Salı renkli bir düş gibi
Kaygılardan uzak – kaygısızca akarken
Dikenler bir hayallik acıtmama kararı almışlar sanki
Güller bir geceliğine yaprak dökmeme kararı almış sanki
Sanki ben o upuzun kırmızı sözcüklerin üstünde yürüyen
Ünlü ve biraz dağınık bir cümleymişim gibi-
Yürüyorum sonuna doğru uykularımın – ay kapımı çalmadan
Yürüyorum kucağımda sadece benim büyüttüğüm bir Salıyla
Sızılarımdan gelen tehdit mektuplarını bile umursamadan…
Oktay Coşar
5.0
100% (18)