13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1387
Okunma
Nerde kaldı kırlangıçlar
gittiler…
çatılar öksüz bir yuva rengini terk eden
gökyüzü gri gri sevişmekte mevsimle
ağlasa gözleri yıkanır yağmurlarla
konuşsa dili tutulur
kekeme kalır söz
öyle bir kâbus ki en güzeli
sensizlik takar boynuna acısız.
bir ekim akşamı merhabası
sarı yapraklar yerlerde ayağımız ıslak
park beter toprak kokuyor
denize karıştırıp tadını
elleri sağanak kalıntısı
uçamayan kuştu yüreği
avuçlarımda can bulan sesti türküler
tekrar tekrar okuduğum…
kaç gece yalnızlık vurdu pencereye
kuşkusuz sızlayan bir şiirdi
değmedi mi sandın tenime
dokunmadı mı sandın mavime
gri bir düştü sarılıp yattığım gece
is bulaşığı bir tan bul, bul bulabilirsen
yitik üzüm buğusu şarabıyız
alnımız sarhoşluk şarkısı
çal be meyhaneci çal çalabildiğince…
martılar çığlıklanır uyanır gün
düdüğünü çalar gemiler can havliyle
harıl harıl insan akar şehre
simitler çaya dokunur dudak dudak
nefes alır rüzgar insan soluğunda
kimsesizlik oturur yanıma alıngan
bir sigara içimi sohbet eder
gerisi ne olsun havadan sudan…
dokunup kaçar hayali gölgen
ben dokunsam kaybolur bilirim
yokluk gibi bir şey bu adsız bir rüya
çalıntı göçlerde ayak izi
ne yana dönse bulutlar beyaz bir karmaşa
yakalayıp yakalayıp sakladığım
elleri uzansa karşı kıyıya
sevişgenlenir ruhun alacası...
...
gökyüzü suskun bu gece
kırlangıçlar da gitti
sensizlik bırakıp çatıya...
Gittiniz…