Selam
sevginin içindeki dikenli tel
esaretimdeki engellerim
engerekli yüreğim
tutsam düşlerini yanında kalamazmıyım
esaretimi özgürlüklerle boğmazmıyım
tutuklu olduğum zindanlarında
kelepçelerimi kıracak cesaretim yokmu sanırsın
kuru soğanın yanında seni sevmelerim
zeytinim tütünüm nefesim
seni deli gibi sevmezmiyim sanırsın

gel desem
sana ki sesimi duyarmısın
sesini çağladığım duvarlarım yosun tutarken
yosunları severmisin deniz gibi
sesini dumak gibi
tekrarlar gibi
anılarmız
ikimiz gibi
benimle denizlere girermisin
kumsalda silinen izlerini izlesem
benimle gelirmisin

anıların sökün etip otururken yanıma
zahiriliği zemberek yaptım
çevirtikçe kafamda
sen yaşadığımız an oldun
tam yakalarken ayın şavkına vardın
benim Ay’a düşlerim uzadıkça uzarken
kapanıverdi bulutlar...
ne ŞAVKI
ne seni yakaladım
yakaladğım yakamdaki saçın dışında
ışıkla dolu odamdaki hatıralarımda
ayın şavkı ile aşk eyledim
belki de sana ihanet ettim
sarılırken bu şavk içindeki serabına
ben SANA AŞK OLDUM


buzun üstüne sana
seni sevdiğimi yazarken kaydım
YILDIZ gibi
senin gibi..

ayaklarının altındaki anılarım
çığ gibi üstüme düşen düşlerin
yüreğimi içine koyduğum eriyen kardan adamım
şimdi
elim kayarken başım üstüne
selam dediğim
sevdiğim


selam
sen al
yeterki ben vereyim....


hasretinin soğanındaki zehrini gözüme çektiğim
sen
al ki bu canı
sana canım gibi selam vereyim
selamlara can vereyim
sana selam vereyim
senin için can vereyim
sen al ki ben vereyim


selam sana sevdiğim
selam....