23
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2350
Okunma

seni
toynaklarının kıvılcımıyla
ellerin yordamıyla
kavradığımdan beri
bağdaş kurdum eteklerinin dibine
erguvanlar uğulduyor
âsude halinle demleniyorum
ne görüyor ne duyuyorsun sesimi
züleyha gibi:
saçlarını uzat usulca
serviden sızan su misali kuyulara
dudaklarıma değmeli tel tel
yeniden meşk etmeliyim
çözülürken saçların ellerimde
yusuf gibi:
bir kere daha başlıyorum
cıvıltısı kıpkızıl yansırken güneşin
düşlerini öperken göz süzmelerim
günün en mavisine
mor bulutlar devrildi
bu uzlet sabahında
can verebilmeliyim
bilmeli kalbin aynası
yaşama dair kılavuzumsun
sineme elif çekerim
söğütte büyürüm
varlığınla su
yokluğunla ateşsin
dallarına ateşli karanlıkta bıraktılar
bütün kor sözlerimi
boğuluyor rüzgârın çığlığında
kanatarak büyüyor yapraklar
gökkuşağım sendin
seninde örtüldü önün
sevdamı çaldılar
artık
nihâl’e akar giderim
kalem yontulur bakışlarında
kan verir gözlerin
ayrılığın adıyla yüzleşir
yağmalanır fâni duygular
öz diliyle haykırırsın aşkı
kalbini emerken hüzün
boşalırken damarların
gidişime zevalsin
budur acın
denize tiryaki aşkım
dalgasına tutulurum
sen rüzgâra dönüşürsün
beni suyun altında devşirir
bağrına basar hüzzam selâ
kuyular eksilir hayatından
züleyhanın ağladığı gibi yusufa
sen biraz züleyhasın hülyasına kapanmış
ben biraz yusuf. kuyulara atılmış