yüreğimin fahişeliğini
faiş fiyatlarla satıyorum saman pazarında
alanı yok, çıkmış ruhumun para etmediği tezgahımda
şeytanım üç kuruşluk indirim pazarlığında


susuyorum cehenemin sen olmadığı yokluğunda
tırnaklarım yırtıyor çiğerlerimi
bağırıyorum parçalarken nefesimi
ölümün tellaları kara kargaları çekiyorum üstüme
yanıma çekerken geceyide üzerime
şeytanla kör ebe oynuyorum
o ebe oluyor
ben kör nefsimi saklıyorum kalabalıklarda
her seferinde ebeleniyorum utanç duvarlarında


susuyorum
akrebim saatimden fırlıyor sok/uluyorum
zamanı fırlatırken ortalıktaki parklara
tekrardan yanlızlığıma sarılarak şeytana sok/uluyorum
oyunu bırakarak yaramı gösteriyorum
şeytanım gülerken sol yanımdaki yaraya
satıyorum üç kuruşluk yüreği, elli kuruşlara
gönül pazarında şeytanla yaptığım son pazarlığında


şimdi yürüyorum faiş fahişeliğimdeki yanlızlığımla
korkum yok yüreksizliğim beni savuruyor
zamanı fırlattığım parklara
şeytan peşimde alacakları var belkide
gidiyorum bastığın kaldırımların izinde
bir ben bir şeytan yürüyoruz
dilimizde pazarlıklar cebimizde yanlızlıklar...

hadi sende gel
bu yürüyüşteki üç kişilik yanlızlığa
bak gidiyorum gelmiyormusun....