5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1494
Okunma

Şeytana su içiriyorum susadıkça
verevlenen günahları iliştiriyorum virgüle
"comte’un şehevî fahişelerinden sana ne "diyor
kuytu kümeste debelenen şuurum
yaşama telaşım yılanın kuyruğuna teneke bağlamamdan
korkum bir şahin kapacak kırık dağdan inip şafak vakti
ellerim acunu yuvarlıyor ilenç çukuruna
yıldızların bana küskünlüğü ondan olsa…
yabancı bir şerarenin çekiminde adımlarım
istemiyorum düşlerim yıkanmasın renklerle
pişmanım pişmanlık hissetmediğimden
Tanrı’yla konuşacak bir şeyim yok
suskularım bataklıkta gözlerini gömüyor
yolağzında düşüyor cehaletim
gelinciklerin boynunu koparan rüzgâr kaldırmak istiyor itiyor saçlarım
Descartes ‘ın başını okşuyor avuçlarım
günışığı yüzümde dindarâne çizgiler çiziyor
bütün “ünlemlerim” şeytanın utku çarkında
avaz avaz kahkahalarımı bir mağaraya tıkıp
dönüyorum gerisin geri
alev ve tuz dilimde kayaların çığ artığına basarken
huzursuz yükü yüklenip topuklarıma
çöken rehavetle yürüyorum
nefessiz sokuluyorum usul usul yiten toprağa
belki bir yaban yoncası bulurum bitimsiz kim bilir
omuzlarımdan indiriyorum terbiye edemediğim şeytanımı
bir kıymık felsefe batırıyorum ateş fışkırıyor oluğundan
“yarın yeni bir gün” diyor şeytanım
sahi
Meryem orucu tutsak ya…
gönül gençyılmaz
5.0
100% (5)