13
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3112
Okunma

Ömür dediğin yılların tadına hiç varamadan
Dört mevsimin içine bir bahar olsun sığdıramamış
Karaçalınmış yazgıların adına
Düşlerini telef etmiş,
Eski bir topraktandık biz.
Ne gül kokladık, ne ellerimizde demet demet güller
Ferhat’ın gezdiği çöllere bile düşmedi hiç ayaklarımız…
Sevgilerimizde olmadı herkes gibi,
Bir mevsimcik olsun çiçek devşiren…
Ellerimizin sıcaklığında,
Buz kesiği yüreklerimiz de hiç ısınmadı.
Ne kadar ağır anlamlar taşırdı,
Rüzgârın bile taşımaktan bitap düştüğü ah’larımız…
…………….
Zamansızlığa sığmayıp hüznü çoğaltan
Tüm mevsimlere inat olsun diye
Gülüşlerimin türküsünü taşıyan
Bir rüzgâr uğultusu gönderiyorum
Benden armağan olsun sana
Bozkırların gülpembe tebessümlerinde
Asırlarca önce yitirdiklerimizi
Bir eylül solgunu vakitte getirdim sana
Umutlarımı da yolladım
Asi ve mavi bir denizin telaşlı dalgasında…
Suskunluğuma acemi gülüşlerimi bağışladım
Sesimi al da, gel bana.
En çok sustuğum yerden kanat beni
Şefkatin tüttüğü gözlerinden taşan
Sevdana usulca sar beni
Gönlümün düş aynasında açan çiçekleri
Has bahçeye taşıyan kelamlarla an beni
Yağmur da yağdı, kar da;
Gördün…
Yüzyıldır böğrüm huzur duymadı
Artık bil tahammülüm kalmadı
Umuda açan bir kardelen edasıyla
Nevbaharı muştula bana
Bu yalan düzen içinde kendime yaban kaldım
Topraksız yurtsuzum
Şafakları söken adreslerde belli et artık yerimi
Acılı bir ananın sürgün kaderinde
Vurgun yemiş çocukluk düşlerim
Gece perdesini üzerinden düşürürken;
Ağaran şafaklarla kucakla,
Asya’nın umuda gebe yüreğini…
Perihan Tunçok Kılıç
Esmize 14 Aralık 2011
5.0
100% (16)