10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1230
Okunma
l
sinsi bir fısıltı yayılır yeryüzüne
iblisin nefesiyle,
efsunlu duygular sarar beyinleri
insan akılsız’lanır.
gün gelir; çözülür dili her şeyin,
açılır sır ambarları bir bir,
vurur taştan taşa başını
akıl, sızlanır…
cilvekâr dilberleri andırır ihtiras
meftûn eder işvesine duyguları,
sükût eder vicdan zulüm nâralarına,
insan onursuz’lanır.
içten içe bir inilti kaplar her yanı,
tutsak düşer ikbal hırsına adalet,
bîçâre kalır orta yerde
onur, sızlanır…
şehvet bir kızıl alevdir ar damarlarında
heves kıskaçlarında pörsür irade,
tozpembe duman bürür gözleri
nazar ışıksız’lanır,
ufuklar gaflete tutsak,
karanlıklar taht kurmuştur kalplere
şua’lar yorgun düşer
ışık, sızlanır…
kutlu iz’e sırt döner de insanlık
kaybeder izzeti kaypak yollarda.
heva serasker, heves dizginsiz bir at
arzu sınırsız’lanır.
yırtılır hicabın perdesi sinsice,
yüzler renk tutmaz olur,
çiğnenir fütursuzca
sınır, sızlanır…
hoyrat kasırgalar kopar nefs vâdilerinde,
kırılır zarif kanatları kelebeklerin,
tebessümler donar dudaklarda
insanlık bahtsız’lanır.
üfler de insan kendi ışığını,
karaya boyanır kader,
ruhlar yâren olur zillete
baht, sızlanır…
sevgiye hasret dokur mahzun gönüller,
yitik bir divânedir huzur hayatta,
umut ufukta kaybetmiştir yolunu,
ebed ufkuna bîgâne durur
yürek sızısız’lanır.
nisyânın kucağında metruk,
teselli kâr etmez olur,
dinmek bilmez teessürü
sızı, sızlanır…
hırçın bir kasırga kopar insanlık bahçesinde,
kırar muhabbet filizlerini hoyratça,
yerine bencillik aşılar bahçıvanlar
hayat aşksız’lanır.
bir menfaat pazarıdır kurulan;
değerler haraç mezat, çıkar’dır geçer akçe,
kalır boynu bükük, hüzünlü
aşk, sızlanır…
yamyamca bir iştahla kendine düşmüştür insan,
kan kokar ağızlar,
şirazesi bozulmuştur sözün artık,
diller kelamsız’lanr.
çekiştirildikçe çekiştirilir her şey,
yırtılıverir güvenin ibrişim perdesi,
her söz arkasından vurur diğerini,
kelam, sızlanır…
zorlu ve bitimsiz bir ufuk yürüyüşüdür hayat,
ömür kum saati gibi fütursuz,
umarsız bir yolcudur kıyametin kıyısında insan,
zaman şafaksız’lanır.
kıyasıya kavgadadır nur ve zulümat,
umut koynunda sımsıcak bir özlem
kutlu doğuma hasret
şafak, sızlanır…
gaflet labirentlerine düşer de insanın yolu,
.iz sürer yol bilmez kılavuzlar ardınca,
her adım bir ruh zindanına taşır sonunu;
hayat yusufsuz’lanır.
üşür de hüsran ateşiyle sınanan yüreği,
sımsıkı bürünür ümit ve korku yorganını
ve sığınır yürek sızısı gözyaşlarına
yusuf, sızlanır…
ll
gün gelir tebessüm eder ufuklara güneş,
kardelenler selam verir arz’a,
mümbit bir mevsime yönelir insanlık,
iklim sabırsız’lanır.
diriliş vaktidir artık; karanlıklara inat,
zulüm erir, akar zaman gibi,
çatlamak üzeredir taşı
sabır, sızlanır…
tükenmiştir artık serseri savruluşları,
kılavuz edinerek aklı ve yüreği
kırmıştır ön yargının meczup kıskaçlarını
tavır inatsız’lanır.
demir asa, demir çarıkla erdem yolcusudur irade,
tefekkür iklimlerinde sırılsıklam,
arındıkça tadar huzuru ta derinden
inat, sızlanır…
kırarak zilletin yüz karası çemberini
yiğit sayhalar yükselir dalga dalga,
sımsıcak bir ümit iklimi sarar mazlum gönülleri
sırtlanlar huysuz’lanır.
yolunda var olabilmek için vâr edenin
yollara düşünce yürekler,
yanar kaybettiğine tâ içten
huy, sızlanır…
ilahî bir nur kuşatır tüm âlemi çepeçevre,
dalgalanır burçlarda adalet,
iman ve sevgi taht kurar gönüllere
kalpler inkarsız’lanır.
içer kevnî ayetleri yudum yudum;
şahit olur yaratanın hikmetine akıl,
ikrar eder gafletini
inkâr, sızlanır…
savrulur vahyin rüzgarıyla saltanatı şehvetin,
yıkılan işâret taşları dikilir yerine bir bir,
âr edilen bir duygu olmaktan kurtulur nâmus
isyan ahlaksız’lanır.
hüsn-i ahlâk’ına özlem yüklü,
yüz sürer insanlığın yüz akı’nın izi’ne
tutulur bir asr-ı saadet hülyasına
ahlak, sızlanır…
bir arınma özlemidir artık gönlünde ki sevda,
yürek semasında kanat kanattır umut,
ve erir; dilinde ki dua buketleriyle
gaflet yusufsuz’lanır.
bir berat kokusudur mağfiret meltemleriyle soluduğu
çiçeklenir gözleri; umut ve korku yağmurlarıyla,
şükran secdesinde iki büklüm
yusuf, sızlanır…