0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1093
Okunma
günden güne alıngan, kırılgan oluyor insan
ve kuşkular dünyasında yavaş yavaş eriyor.
bir güvensizlik duygusu sürekli, yorulmadan
işgal ordusu gibi onun benliğine giriyor.
özenle bellediğini sandığı tüm bilgiler
sık elekten eleniyor deneyler masasında:
inançlar nasıl başlar ve biterse neden biter,
kurnazlığın payı nedir dürüstlük yasasında?
doğrunun doğruluğunu doğrulamak zorunlu,
doğar doğmaz doğruluktan fire verir doğrular.
dostunun dostluğundan eminse insanoğlu,
dostu onun dostluğundan emin mi onun kadar?
sesini karşılaştırır tüm geçmiş sesleriyle,
ihanet izleri arar görgülü saçlarında.
ürker de yüzleşmekten kirlettiği sevgiyle
gecelerce terler döker korku burgaçlarında.
sonuçta insana kaçar gazabından feleğin,
çünkü onun zekâsını siper sanır en yüce.
eğilir de karşısında eşsiz mucizelerin
ve yine de çin seddini yeğler hepsinden önce
çok isterdim bir çin seddim olsun beni koruyan
ürkülerden, korkulardan, hele de kuşkulardan.