2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
839
Okunma
sunduğun hicran kadehiyle
yudumluyorum suskunluğu,
hüznüme katık oluyor
gözyaşlarım,
kaçırarak yüzümü
gerçeğin aynasından,
dalıyorum efsunlu
vâdisine hülyâların,
güneşe kin besliyorum,
kurşun sıkıyorum
izine şafakların…
züleyha hücresinde
örselenir iffetim;
duramam yusufça dimdik,
o ki; azap meleğim
mahkûmuyum çaresiz
yüreğimde şaklayan
gül dalı kırbaçların…
mecnûnla izim kalıyor çöllerde,
ferhat olup deliyorum
yüreğini dağların,
tükeniyor birer birer
koştuğum tüm ufuklar
yorgun düşüyor umutlarım…
giriyorum koynuna gece’nin
dinsin diye sancılarım,
gece;
amansız bir makber
münker nekir’i benim
ve sanığıyım
en çetin davaların...
sırlarım ifşa edecekler diye
kendilerini
içim titriyor
tutsağı oluyorum
eyvâhların…
son çâre deyip
sığınıyorum kucağına;
ceylancasına tedirgin,
kuş gibi ürkek,
ve son nefes gibi umutsuz
duâların…