18
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1270
Okunma
……………………………………………………………………………………………………………………….
LEYLİM LEY
döndüm daldan kopan kuru yaprağa
sehar yeli dağıt beni kır beni
götür tozlarını burdan uzağa
yarin çıplak ayağına sür beni
ayın şavkı vurur sazım üstüne
söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
ay bir yandan sen bir yandan sar beni
yedi yıldır uğramadım yurduma
dert ortağı aramadım derdime
geleceksen bir gün düşüp ardıma
kula değil yüreğine sor beni
...............
Sabahattin Ali
..............
1907-1948. Gümülcine’nin (Yunanistan) Eğridere köyünde doğdu. 1927 yılında İstanbul Muallim Mektebini (Öğretmen Okulu) bitirdikten sonra 1 yıl kadar Yozgat’ta öğretmenlik yaptı. Daha sonra Maarif Vekaletinin (Eğitim Bakanlığı) açtığı sınavı kazanarak Almanya’ya gitti. Postdam’da 2 yıl kadar eğitim gördükten sonra yeniden Türkiye’ye döndü.
İlk şiirleri, 1925 yılında Balıkesir’deki Çağlayan dergisinde çıktı. Sonra yıllarda ise Yedi Meşale, Resimli Ay, Varlık gibi dönemin ünlü dergilerinde şiir ve öyküleri yayınlandı. Özellikle toplumsal gerçekçi öyküleriyle tanınan Sabahattin Ali, değişik tarzlarda şiir örnekleri verdi.
Roman ve öykülerindeki Türkiye insanına yaklaşımı edebiyata yeni bir boyut getirdi.
1932 yılında yeniden tutuklanıp Konya’da, sonra da Sinop Cezaevinde yattı. Özellikle »Hapishane Şarkıları« olarak bilinen şiirler de bu dönemin ürünlerindir. Cumhuriyetin 10. yılı nedeniyle çıkarılan aftan yararlanarak cezasının bitimine birkaç ay kala tahliye edildi.
Sonraki yıllarda yine Maarif Vekaleti bünyesinde değişik birimlerde görev yaptı. Almanca öğretmenliği ve Devlet Konservatuarında çevirmen, öğretmen ve dramaturg olarak çalıştı.
1948 yılında, sürekli izlendiği nedeniyle tüm işlerini bırakarak kamyonculuk yapmaya başladı. Birkaç ay sonra da Kırklareli üzerinden Bulgaristan’a geçmek isterken öldürüldü. Ölümüne ilişkin çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bazı araştırmacılara göre kendisine kılavuzluk eden Ali Ertekin tarafından öldürüldü. Mezarının nerede olduğu ise bilinmemektedir.
Sabahattin Ali’nin, »Kuyucaklı Yusuf« (1937), »İçimizdeki Şeytan« (1940), »Kürk Mantolu Madonna« (1943) adlı romanları, »Değirmen« (1935), »Kağnı« (1936), »Ses« (1937), »Yeni Dünya« (1943), »Sırça Köşk« (1980) adlı öykü kitapları, şiirlerinin toparlandığı »Dağlar ve Rüzgar«, »Kurbağanın Serenadı, Öteki Şiirler« ile »Esirler« (1966) adlı bir oyunu yayımlandı.
KAYNAK beKa sitesi
...……………………………………………………………………………………………………………………….
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-229-)(-)(-)(
Gülizarda al al açan gül olam
Gelip kokla ellerinle der beni
Tezgahında ilmik yapan el olam
Halı yapıp ayağına ser beni
Dudaklarım dudağını arıyor
Yüreğimde buzullarım eriyor
Dumanıyla ateş beni sarıyor
Alev ile nasıl yakar kor beni
Bu sevdanı yad,yabana adarsan
Muhabbeti onun ile edersen
Gün olurda başkasına gidersen
Bu düşünce için için yer beni
Bu sevda uğruna ölmeye değer
Yüreklere doğan güneşmiş meğer
Beni başkasıyla görürsen eğer
Hiç acıma çölden çöle sür beni
Dönmezmiş diyorlar meçhule giden
İflah olmaz imiş kendine eden
Leke getirirsem bu aşkıma ben
Kölem diye ağyarlara ver beni
Senin bağrın benim gibi yandımı
Gül dudaklar hiç adımı andımı
Bilemezsen sevdiğimi and’ımı
Lutfeyleyip sevenlerden sor beni
Hayali de olsa vuslata erip
Beyaz kollarınla sıkıca sarıp
Savrulan saçından bir bukle verip
Düşte görüp rüya diye yor beni
Gönlünle gizlice cenk ediyordun
Hep ben gelir iken sen gidiyordun
Ne olursun sorma bana diyordun
Demediğin öldürecek sır beni
Böyle yazmış yazan bahtımız kara
Yalvardım yakardım çeken yok dar’a
Lüzumsuz kapanmaz gayrı bu yara
Al şu hançeri de haydi vur beni
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (15)