2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
833
Okunma
Ketum bir ayrılık karşılar seni
Köşe başında bekleyen yar hayali değildir
Acılı elemlerden kalma dökülen saç telim
Irmaklardan akar gider
Yalnız çiçekler ormanında
Ağaçlar renksiz ve neşesiz
Düş avcıları yorgun ve bitkin
Vuramıyor hırçın kuşları hayallerim
Sana bir türkü armağan ediyorum
Sevdanın ağlayan nidası var içinde
Ve sen varsın en acısı bu değil mi?
Yanık güftelerden mahrum kalmaz merak etme
Kurşun hafif kalır sözlerine
Ve bu şiir gözlerine
Yorgun dağların boz bulanık nehirlerine
Çığlığı yetim kalmış dağ ceylanın
Kuşatılmış imdadına aç kurtlar koşar her zaman
Perdesi indirilmiş bir sinemanın
Vizyona giren son filmidir
Adı konulmamış aşklarımın yağmurunda
Islanan bir mektuptur
Bundan sonra sana yazdıklarım
Kaldırım kenarı hüzünlerde
Usuma düşen geceden kara gözlerin
Mehtabıdır morfinli gecelerime
Ay yine ıslak ağlıyor bugün
Martılar hasta denizler suskun
Akşamlar mumsuz aydınlığa duacı
Belki gizlenmek istiyor kendi öz yarasından
Kan damlayan sokaklarında
Bir kent vurulur şakağından
Dokunur kışlar gripli soğuklara
Yağmur bulutlarından sökülür yaşlar
Dağlar tüneller inşa ediyor korkularına
Ve bir tanem mavi yakışmıyor denize
Sen gidince
Gözlerine yakıştığı kadar
Ellerime gül yakışmıyor
Sen koklamayınca
Hayata anlam katan varlığın
Yokluğuna yenilir
Bana sadece yalnızlığa dokunmak kalır
Her aşktan hediye hüzünlü bir ayrılık
Vuslat başkalarının oyuncağı
Bense ellerimde sapan taşı
Hayatın gerçeklerine taş atıyorum
Filistinli çocukların tanklara taş fırlattığı gibi
Hürriyet için…
Her şiirde kendi kalemimi kırıyorum
Hüzün kırmızı bir mürekkeptir şiirlerimde
Rengini kandan alır ilhamım
Yüreğini kopardım gülün kanlı yaprakları elimde
Artık uyandım
Seni sevmek uyumakmış zamana karşı
28.04.2007
Hüseyin Özbay