1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1972
Okunma

Bir yangının küllerinde buldum seni;
Dört yönlü alev günler ortasında,
Bilmem kaçıncı sarılışım terli coğrafyana.
Şafakların derin inceliğinden
Güneşin tepeden vurduğu öğle vaktine
Nazlı kekliklerim ötüşür
Namlulardan çalarak;
Körpe, usul yüreğini
Toprak tenli atımın sırtına
ve yollara sürerek seni
Bilmem kaçıncı yoruluşum Dicle boyunda.
Oyy nazlı gelinim,
Civanmert yüreklim,
Bir nisan sabahında
Kimselerin hatırlamadığı
Serin ellerinden tutarak gemileri kaydıranın
Tam beş yüz elli yedi yıl öncesindeyim
Gökten dolu gibi yağan güllelerden
Hala bir haber geçiyorum
Siperden sipere
İşte böyle benim ülkem,
İşte böyle;
Derelerinde yıkanan kekik
Rize’de çay kıvamında sigaramın demi
Güneşin kardeşi, toprağın kutsal adı, Anadolu...
Kilim örgüsünden damlayan terinde,
İlmek ilmek sevdalandım sana.
Koşar adım
Ha birde yavrumun, anamın adımı
Saymadım daha kaç adım
Bereketli bu kan deryasında, yüzyıl ötesinde izlerim.
Ilgaz Dağları’nda sıra sıra basmakta geceye;
Küçük, çatlamaya hazır ayaklarını
ve hala sanki yüreğimden geçmekte;
Kara Fatma’nın gıcır gıcır gıcırdayan kağnısının tekerleği
Bir idam kendirinden çözdüm boğazını
Bin Dokuz Yüz On Beş te, Seddülbahir’de;
Cehennemin ortasında cennet çiçeği gibi
Küllerimden fideledim; tırnaklarımla yavrumu
Liman Paşa cehennem zebanisiydi
Tırpanını kör eyledi göğsümde,
Doğruldu, mübarek anaların beli
Doğruldu işte bir coğrafya
Güneşle santim santim gevreyerek
Bitlis’te beş minarenin hatırına saklamadım kılıcımı
Kini, sabır dalına asar türküm,
Bütün sesimi yüklemişim yıldırım neferlerinin göğsünden
Yeni bir destan yazıyorum çocuklara
Mavi tren vagonlarının garip yolcusuyum
Sıcak demir raylar üzerinde….
Kimi zaman,
Malatya’da, Ergani’de ve Maden’de ırgalanarak
Anamın can evi gibi, bereketli kucağından sorarım Harput’u
Şair dizelerini gecikerek de olsa yücelttim
ve yücelttim onuru ırmakların heybetinde çağıldaşarak
Oğul çıkarma mevsimindedir arılar kara kovanlara
Apak süt beyazından algın
Damıtarak gökten maviyi
Damıtarak yerden yeşili...
Taze başak oldu işte bir coğrafya
Güneşle santim santim gevreyerek.
Oya Nehrinde Kitabelerin kokusu mendilimdeki
Güneşin doğduğu yerden, battığı yere kadar atımın nalındaki toprak
Kirmen eğirmişim kıl davardan
Sıtmaya açmış gözlerini bebeğimin üstüne, kıl döşekler
Yağbasan’da bir yolcu düşün
Karaurgan’ da
Kar altında
Sınar damarlarının cidarını Sarıkamış’a varana kadar
Bilmem kaçıncı gününde zemherinin.
Selam ederim her kavgadan sonra bir yol gidene
Bir yol gelene
Zulmün kanlı hançerini örseleyerek
Gergefinde al yazmanın Edirne’den Kars’a
Bir memleket düşleyerek....
ÜNAL YİĞİT 05.03.2010