Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Fulya CODAL
Fulya CODAL

titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler*

Yorum

titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler*

( 27 kişi )

19

Yorum

14

Beğeni

5,0

Puan

3742

Okunma

titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler*

titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler*

uzun uzun, uzun yol karalamaları...














______kendimi tekrar ediyorum bir kez daha!








I-
Kalu beladan beri insanım
Adem’den gelen Havva’dan olan
haddini aşamayan bir duvarım
topraktan yeniden yeşerecek bir damla

şükrediyorum
insan olduğumun delilidir bu

yörüngesinden sapmış bir volkanın iç kanaması
çoban yıldızının yakın menzilinde
münezzeh tayinliği

yağlı boya bir tablo
içinde nur topu gibi güneş
tuvalde karışık bir adam
ve karanlık bir kadın / izliyorum uzaktan

prangalarımdan tutsana gözlerimi
avurtlarımdan çıkarsana hazzın denklemini




II-
burası cehennemin başlangıcı
içinde terminaller ve bekleme salonları
istasyon kargaşası / tünel ferahlığıyla gelen
iskeleden bakan adamın intihar huzuru

aşkın gücüne gücü yetmeyen ruhların
ilahi yıkıntıları / ten yırtıkları

sanki soylu bir zılgıt bu
şehrini terk etmiş bir oğlanın köy çalgılı karmaşası
teorilerin şaşı(rmış) (d)olgusu

anestezi yap artık / morfin istiyor dudaklarım
uyuştur beni dayanamıyorum
sevişmeden öylece
boşalt donan içimi sıcak içine
kalsın üryan bedenim mühürlü çarşafların dibinde

saat yokluğunu sensiz geçiyor
saçlarımın kızılı can kırığına kesiliyor
yapıştır soyut alınganlığımı
rüzgarların beresini yamala / yarama
filizlenmiş kanamasını

özlem çocuk gibi bir şey
hınzırken de okşanası
taş kesiği gibi gün doğumuna denk düşen
niyetlerin özgürlük arayışı

yükseklere, daha daha yükseklere alçal
en derindedir zirve dediğin karanlık kuyu
kendindedir sıvanmış duvarlarının aydınlık yontusu



III-
geliyorum!
bil ki kırıp dökmek değil amacım
failimi ihbar etmek için kendimin
söktüm kalbimi kelepçeleyim diye beynime
mantığımı perişan etmeliyim
duygusuzluk da bir duygudur nihayetinde
kendimi biraz eksiltmeliyim

Yaratan’a sığınıyorum sihirlerden
hasret yüklü yelkenlerden
tıkanan kulağıma biraz tuzlu su
ve inanç üfle Allah’ım
vesveseci suskunluğu sök içimden
konuş benimle / en zehirli dilimden

kendimi teşvik ettiğim vakit
değişip açılacak açılmayan her kapı
tövbe eden her insan için
diz çöküp ağlayacağım
gafletten soyunup arındığında ruhumuz

böcekler parmak uçlarımdan başlıyor kemirmeye
ben aklımın köşesinden iniyorum delirmeye




IV-
fikrimin fıskiyelerini açıyorum serinlemek için
kukla oynatıcı adam geliyor…

izlerken gülmek kolay diyor
ipleri ellerime bırakıyor / kalakalıyorum
ben icraatta sondan birinciyim diyorum

bile bile kana belenmiş bulutların gömüsü
gençliğine çomak sokan o adamın
ayak üstü yok olur unutulmaya yüz tutmuş adı
omzuna kelebek kanatlı dövme yaptıran kadının
yitik hafızasında, bir onu tutamadığı aklında -kayıp-


odalarda sesi yankılanan / durmadan ağlayan
bir bebek şimdilerde yalnızlığımız
içi içine sığmayan bir göçebe
ukdesi kendisine açılan bir kapının anahtarı


aslında bir çıkmaz yoldur sandığın rüyada uyku
’fecre kadar sürecek’ pas tutmasın diye mürekkep
ya aman / yağ iman / dolu dolu üzerimize
dalgalan / çalkalan
kıvılcımları bir kendine tecelli ediyor elhak zaman




V-
-küllerimden doğmadım / hep burdaydım

gördüklerim tatmin etmedi beni
hep daha fazla olsun istedim labirentlerim
’yeni bir dünya’ istedim / kayıp bir ülke
yasak şehirler ve gidilmeyen izleri yokuşa sürmek istedim

sonra kutsal ittifaklarımı yıkan o palyaço geldi
gülümsedi
ezber bozduran dudakları
ağlamamı mimledi
bırak dedim bırak
soytarılık isteyen de kim
haklı olmak isyankar olmakla aynı
unut beni bir düşte
düşür rahminden gecenin
piç bir umut gibi doğuyorum her sabah




VI-
iyiler ve kötüler
yoksun bir çığlık kopardılar
ikisi de aç / ikisi de biraz tok yalanlara
iyiler hep acınılası
kötüler hep sınanası
bir dünya kurdular kendilerine

buldukları
umdukları kadar bile olmadı kaybederken

ki herkes kaybeder aklını
akla ziyan bir mevsimde
hibe eder soluğunu
nefessiz kalacağını bile bile

kaybetmektir aslolan
kaybetmek insanların en hakiki becerisi
bilmeyenler olur / dağılanlar
boy uzatanlar olur
hiçliğin acemi uzantılarına

varlıktır esas olan
var olmak yokluğun ilk adımı
yokluk varlığın kanıtıdır




VII-
üzülsün diye birileri
kimilerinin ruhunu okşar
tatminsiz hücrelerini onarmak için

oysa kendinedir yolculuk
yolcular seferidir
niyetlenmek hiç bir yolcuya farz değildir
bu aşk yolunda

öyleyse hadi dedi
boz gitsin
ölüm orucu gibisin
tutamıyorum aklımda yaşadığın günleri

dedim;
sorma ahvalimi
cevaplarım kendine müteessir
güz yangını



VIII-
anne sıcağıyla ürpermiş bir ses / nefes
yankılarım boşluklarımdan sallandırıyor kendini

küle dön / öze dön / bana dön
ey kalbim!

manasını bilmediğim bir sözsün sanki
hiç bir kitapta bulamıyorum ellerini
anlamını anlamımdan soyuyorum
tıpkı
benim sandığım gibi
belki sandığımdan da kederli

sen bir gölgesin
gittiği her limanda halatını unutan

parçalanmış sesimsin
uçurumdan aşağı yuvarlanan

beton yığını bağlı ayaklarım
ruhumda dev okyanuslar

bırak beni
yaralanmak için
yardan öte yol mu var



IX-
onlar ki dedim
taptaze yediveren çiçekleri
bir zelzeleyle kurban oldular
hiç bilmeden
hiç göremeden güzel günleri
mutlu günlere inanamadan daha
kandırılmadan her gün
gittiler / ne çoktular
’belki çocuktular’
biz hep kalan olduk
uzaktan bakan olduk
gidemediğimiz o ülkeye

pişmanım
ırzına geçtiğim için hislerimin
alacaklıyım da
biliyorum özrüm özürlü bir cenin gibi şimdi
neylersin
hayat bu / aşamalı seçki




X-
ve
infilak ettik
ahmak çoğaltan rüzgarda
yağmurların soluğu
orta yerinden vurdu gövdesini ağaçların

Asya’nın topraklarında
toprağın ayazında
kimseyi kurban vermeden daha

ne çok gittik
ne çok kendimizdik
ne az götürdük topladıklarımızı
bencilce sakladık geleceği
geçmişin güvenli kollarına

ey insan
bu kadar mı azsın
bu kadar mı yitirdin hevesini
vicdansızlığın avazında

ağla ateş
ne olur ağla
bir damla suyla öldür kendini

ah ateş
bunca sıcaklığı
donan buzlar için mi devirdin

suya bak / kederli aksine
sızlıyor içi / için için
doğuruyor kendini

ah ateş! gör artık
su aşkın narına
yumuyor ellerini





XI-
anla artık!
bülbülün güle
pervanenin ateşe
niye yandığını
züleyha kokuşlu kadınların
yusuf gönüllü adamların
niye böyle aşka saldığını aklını


coşuyorsa taze sürgünler
sahiplensin ılıman iklimler
ve kökler
anaç kökler
bassın bağrına tazeliği
isterim ki güzel sevsin
ve sevilsin çiçekler

sarhoş sözler kutsal bir gecede
serseri yağmur gibiydi dökülürken
içti içti ağladı sonra / hiçliğine

sade lekeler / bereketli kalemler
beni yakın
beni duman edin
kara olsun yazdıklarım

-kader diyelim
açtığımız her hata çukuruna-













fulya/ağustos2011
enuzunsolukluşiirim










*’titreyen göl’ ve ’taşta açan çiçekler’
Ankara - Antalya arasında bulunan kuytuda kalmış iki mekanın adıdır.









Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (27)

5.0

100% (27)

Titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler* Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler* şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
titreyen gölün taşlarında aydınlığa aç(ıl)an çiçekler* şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sami ASLAN
Sami ASLAN, @samiaslan
18.9.2011 20:42:52
Güzel şiiri okumakta dinlemekte güzel.tebrikler
kanatlı ateş
kanatlı ateş, @kanatliates
19.8.2011 16:58:03
5 puan verdi
bugün okuduğum_şu ana dek_ en güzel şiirdi..kutlarım...
mori kız
mori kız, @mori-kiz
19.8.2011 16:04:57
offff Fulya ne yaptın sen böyle :'(
ne güzelsin sen şiir, şaire'm


sevgilerimle
f.liz
f.liz, @f-liz
19.8.2011 14:10:26
anla artık
bülbülün güle
pervanenin ateşe
niye yandığını
züleyha kokuşlu kadınların
yusuf gönüllü adamların
niye böyle aşka saldığını aklını

sussam ben şiir sunsa size güzelliğini olmaz mı?
guleryuzasli
guleryuzasli, @guleryuzasli
19.8.2011 00:54:41
5 puan verdi
bırak beni
yaralanmak için
yardan öte yol mu var........
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu
Ozan İhlasi (Bekir Akbulu, @ozan-ihlasi-bekir-akbulut
18.8.2011 23:56:38
5 puan verdi
sade lekeler / bereketli kalemler
beni yakın
beni duman edin
kara olsun yazdıklarım

-kader diyelim
açtığımız her hata çukuruna-


yüreğine sağlıkçok güzel uznda bir şiir olmuş tebrikler
Çiğdem P. Yüksel
Çiğdem P. Yüksel, @cigdemp-yuksel
18.8.2011 23:54:05
5 puan verdi

Ben bu şiir deryasında
kaynağın çıkış noktasına oturup avuç avuç su içmek istiyorum.

Ki
dinsin içimdeki kuraklık..

her kalem özgürlüğünce yazar, her beyinde algılayabildiğini sığdırır okuduklarından tırnak aralarına..

Çok güzeldi Canım.

Fazla söze gerek yok.

İçimdeki sıkıntıdan düşünmeye sürükleyen güzel eserin için Kutluyorum


Sevgilerimle
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
18.8.2011 22:59:17
5 puan verdi
açılan hata çukurlarının içinde şiirin paraşütleri olsun ki yere hızlı çakılmasın ahlarım/ız...

sevgimle...
Kalimera.
Kalimera., @kalimera-
18.8.2011 22:17:14
5 puan verdi
NE YAPTIN KUZUM BE?!!

...

Koca bir döküm

kendini deşifre eden bir şair

varlıkla yokluğun
akla-karanın
ateşle-suyun
savaşı
hiçlik ve çokluk derdinde
ayaklar belirsiz bir yerlere gidiyor
ama su berrak
olabildiğince açık

anlaşılan epey doldurmuşsun kaseni

çok güzeldi
mecraına öyle bir aktı ki
sıkılmadan okudum

EH BRE FULYAA' m kutlayayım, fazla sözle yormadan seni.

ÇOK GÜZELDİ CANIM / SEVGİMLE.
~ Ş i m o ~
~ Ş i m o ~, @sinan-seker
18.8.2011 20:51:57
5 puan verdi
her şey güzel okumak okudukça yolculuğa çıkmak
şimdi bitip soluksuz kalıyorum

her şey güzelde ben bu güzelliğe yazacak bişey bulamadım
saygımla kutlarım...
Murat Elter
Murat Elter, @muratelter
18.8.2011 20:09:30
EYVALLAH

GÜZEL ŞİİRDİ FULYA
Abdulkadir BOSTAN
Abdulkadir BOSTAN, @abdulkadirbostan
18.8.2011 17:41:28
5 puan verdi



-"kader diyelim
açtığımız her hata çukuruna"




Ötelerden başlamak yaşama
kiraz ağacının dudakları gibi morunu içinde hapsetmek
dikilmek başka sabahların, güne yayılan ışık huzmesinde
kuklalar şehrinin, kör oynatıcısı
peltek okunuşlu harflerden yola çıkarak
ağlayamadığından gülen palyaçolar kopyalar, yaşamın köhnesinden
oysa bilinmeze yolculuk değildir elbet, kendi içine düştüğün kuyu
hep uzak kalışımız bundandır belki, ürktüğümüz o karanlık bakışlı boşluğumuzdan
kaybederek tükenmediğimiz akşamlardan kalma ev ödevleri çoğalır / yaşam masasında
ve gün boyu açtığımız çukurların içinde yuvarlanır duru kaderimiz
yalnızca bizim bildiğimiz / birde yaratanın...



şiirden koparabiklerimdi...



gerçekten uzun ve sağlam bir soluktu/bitmesin dedirtecek kadar


Tabii ki Güzeldi...saygımla













Frued
Frued, @frued
18.8.2011 15:59:20
5 puan verdi
Düşlerinizde volkan patlamış,sözleriniz sardı dört bir yanımı ..Harikulade
Etkili Yorum
Harun Aktaş
Harun Aktaş, @harunaktas
18.8.2011 11:38:29
sizin de ifade ettiğiniz üzere uzun soluklu bir şiir.

Eğer okutuyorsa şiir kendini bu hiç de önemli değil,uzun-kısa soluklu olması.
Kendini bırakıp keyif sürersin sadece o an. O keyfi yaşatacak olan Şairin mahirliğine kalmış biraz da.
Hücrende yalnızsın ve okuduğunuzu düşünün,başka seçeneğiniz de yok.
Ya okuyacaksınız sadece,ya da okuyup demlenmeye bırakacaksınız içinizde bu kelimeleri.

Seçim sizin?

İnsanın varoluşuyla yola çıkıyoruz,bir yandan karanlık bir yandan O,akıyoruz biteviye sancılara.

‘’şükrediyorum
insan olduğumun delilidir bu’’

Descartes’in ‘düşünüyorum öyleyse varım’’ sözünün alt yazısında inanç yatar,yüce bir varlığa inanmak yatar diyelim buna. Şüpheden yola çıkıp, Tanrı’ya inanmaya kadar süre gider.
Şairimizin ise; şükrediyorum…söylemi de çok yakın aslında,şüphe etmek insan olmanın delilidir,
tıpkı şükretmek gibi,ki şükretmek inanmaktır, Allah’a sığınmak ya da diyelim.
O yüzden, bu iki dize çok derin bir anlam taşıyor içinde,dokunursanız yanabilirsiniz.

Şüphesiz şükredenlerdeniz…

‘’yağlı boya bir tablo
içinde nur topu gibi güneş
tuvalde karışık bir adam
ve karanlık bir kadın / izliyorum uzaktan’’

Okuduğumuz bir düş değil, resimleştirilmiş bir hayat’tır.Resmi okuyoruz.Güneşi bir bebeğe benzettiğini söyleyebilir miyiz,evet.
Kadın hep karanlık mı,adam hep karışık mı? Yoksa?

Kadın ve Adam: bir aşk hikâyesi,henüz bitmeyen.
Cehennemde bekleme salonları’ tabiri farklılık katmış.Düşlerimizdekinden çok farklı.
Bekleyesim var ölümü,cehennemi. -Yine güçlü bir matafor-

‘’anestezi yap artık / morfin istiyor dudaklarım
uyuştur beni dayanamıyorum
sevişmeden öylece
boşalt donan içimi sıcak içine
kalsın üryan bedenim mühürlü çarşafların dibinde’’

Şiiri okurken, kırmızı ışıklarda bekleyen taşıt gibi bekledim ve tekrar okudum bu bölümünü.
Sevgilinin kendini deşifre ettiği tek yer. Aşk’ını saklayamaz olmuş artık,zaten hiç saklayamamıştı ki; ama burası ele vermiş işte onu.

Günahsızlığını hiçe sayıp sığınmak istiyor…Kutsal.
Süsten uzak,ama içten.

‘saat yokluğunu sensiz geçiyor
saçlarımın kızılı can kırığına kesiliyor’

Bilmiyorum size de çağrıştır mı ama, bana Yusuf Hayaloğlu’nun ‘’Şimdi Saat Sensizliğin Ertesi’’ adlı şiirini/dizesini çağrıştırdı.
Bu sayede bu şiire de aktım,ne güzel bir şeylerin birilerini hatırlatması.
Böylece O’nu da anmış olalım büyük bir saygıyla.Zamana karşı mücadele vermek.


Onsuz bir zaman,zaman değildir,der gibi: zaman,aman,man,an…


Özlemle yolculuğun keyfini çıkarıyoruz çocukça yanımızla.

Hangi yanımız daha çocuk peki?
En acemi yanımız hangisi ise orasıdır.
Hangi yanımız acı çekiyor ise orasıdır.
Hangi yanımız tutsak ise orasıdır.
Hangi yanımız terk edilmiş ise orasıdır,en çocuk,en günahsız,en yanık yanımız...
Dır dır dır…

‘geliyorum!
bil ki kırıp dökmek değil amacım
failimi ihbar etmek için kendimin’ Bir çok şeyi itiraf edeceğinin gizi saklı.
Ama şiirin durgunlaştığı bölüm diyebilirim.Söylemler şiirselliğin çizgisinde gidip geliyor.
O kadar da önemli değil belki de,ama dokunmak istersiniz hani…
Derinliğine amenna.

...

‘Yaradana sığınıyorum sihirlerden
hasret yüklü yelkenlerden’ yukarıda sevgiliye sığınan sevgili,şimdi Yaradana doğru koştuğuna şahit oluyoruz.
İlahi bir aşk’ın habercisi mi yoksa? Belki de kim bilir.
Önce beşeri,sonra ilahi aşk,Hepimizce malum.

Dokunma yanarsın/ız.





Şiirin tamamına dokunacak halim kalmadı. Geri kalanı Şair’indir.

Hülasa:

Varoluş
Sığınmak –aşk-
Karanlığa yürümek
Düşünmek
Yanmak…diyebiliriz…

Ve
Son olarak; yolculuk keyif verdi bana.

Biz de oradaydık...

Var olunuz şair…


...






Harun Aktaş tarafından 8/18/2011 12:40:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
ılıkyağmurlar
ılıkyağmurlar, @ilikyagmurlar
18.8.2011 11:16:19
5 puan verdi
fulya hanım,
insalığın süzgeçten geçirilişi,felsefik bir bakış gibi ama ayni zamanda duygu yüklü,güçlü tasvirlerle bezeli..
uzun olmasına rağmen konu bütünlüğü ustaca korunmuş..tebrik ediyorum..beğeniyle okudum..
O qué
O qué, @o-qu
18.8.2011 11:11:22
5 puan verdi
Ne güzeldi sevgili şair/e
Güzel sevmek ve sevilmek

Tebriklerimi bırakıyorum güzel sayfana...
Saygı ile.
Dikçe
Dikçe, @dik-e
18.8.2011 10:39:11
''kalu beladan beri insanım'' (Kalu) bu kelimede...

''avurtlarımdan çıkarsana hazzın denklemini'' (Avurtlarımdan)


bu iki dizeyi bir gözden geçirin şiirinize gölge düşsün istemem.. çok değerli şiir...


kaleminiz daim olsun

Saygılar.

(mesaj bölümünüz kapalı olduğu için buradan iletmek zorunda kaldım)
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
18.8.2011 10:26:21
anla artık!
bülbülün güle
pervanenin ateşe
niye yandığını
züleyha kokuşlu kadınların
yusuf gönüllü adamların
niye böyle aşka saldığını aklını

Göresellikle duygular o kadar içiçe ki...Duygu ve görselliğin bütünlediği, estetik bir eseri zevkle paylaştım...Entellektüel-41
Roza
Roza, @roza
18.8.2011 09:07:52
5 puan verdi
Bu şiire yorum yapmaya gücüm yetmez benim...

Eyvallah hocam eyvallah...
Sevgiler..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL