I.
bir pişkin “merhaba” düşer mi kayıtlara ?
arsız “elveda” gibi

sual belli selcen
düşerse ne yaparım ?
veresiye de yazmaz artık bakkal memed
" evlat hay senin tütününü... "
sövmüştü/kovmuştu en son

soyutlamalıyım kendimi
şehr-i hüznün bahçesinden
vazgeçmeliyim geceleri yalnızlıkla sevişmekten

gözlerin düşmeli düşüme
o anda şeytanın uzattığı suyu tepip
çakmağı çakmalıyım selcen
anla beni

ve evvel geldiğinde aklıma
“vay Allah’sız” çığlığı doğurmalı kadınlar
piç gölgelerde

memmedov’dan bir nağme aralar kapımı:
" ömür deyir gocalmışam, ürek deyir yaşa hele..."



II.
repliklerin ne güzeldi öyle
sahi, ne deyipte üşütmüştün paltolu çocuğu
sararmış bir akşamüstü ?
“ davul bile... ”
tamam, sus !

- anason koksun birazda -

birden annem betimlendi çölde
ağlıyordu
d/ağlıyordu iyi mi ?

hadi ama nerdesin ?
sobelemem söz
belki göz altından şöyle bi...

neyse saçmalıktı
saklan sen
çıkma kadife kınından
saklan ki bir bakışa s/atmayayım kendimi
bence gelmemelisin.

...

ağustos/2011