Kanlı bir tükürük yol kıyısında
Yaz yaprakları çöpçünün kovasında
Gamlı gönlümde sarhoş meltem
Ömrünü sorguluyor adam bankta
Yaşlar damlıyor ağrılı dizlerine
Yıldız vuruyor çocuk sapanıyla
Yaşamak aşkın doyumsuz balı.

Kısık lambalarda ölülerin parmak izi
Sürgün korkular tenceresinde tuzsuz aş
Kahır kaynatıyor bir kadın göğsünde
Unutuluşun selinde aşkın milli gövdesi
Sevinç topluyor bir çocuk göklerden
Uçurtması vurulmuş kuş kanadında
Yaşamak üç öğün yemek molası.

Virane düşlerin mezarlığında ağıt
Fikrim boğuldu kahırlı denizlerde
Elvedası çürümüş hüzünler dalda
Derin bir ızdırap içlenişi bağrımda
Gönlüm ağrılı sevi hicran bağında
Yaşamak, secdesiz bir aşkın duası.

Doyumsuz utkularla piştik fırınlarda
Aklımızın bozuk fermanlarına sarıldık
Bir can, bir nefes ve cüzamlı bir kafes
Alaca şafaklarda yankı bize dönen ses
Havvayı sevdik, bile bile ladesle
Yaşamak, kancık bir fahişe vedası.

Sille tokat atıldık azabın çukuruna
Beşiğimizden kan damladı yıllarca
Sarıldık kefene rahmetsiz toprakla
Özümüz aslımızı inkârda alkışlarla
Bağışlanmasız kul olduk bu atlasta
Nefsimizin coşkuları kirli yatakta
Yaşamak, günsüz bir kabir azabı.

Selahattin Yetgin