5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
989
Okunma
Gündüzde geceyi yaşatınca fikirler
Ellerimle çektim karanlığı üstüme.
Mavi denizlerin beyaz yelkenlisi
Kir tutmuş,
Yükü katran, zift...
Rotası yeşil adadan sapmış
Tanlar gurublara boyalı,
Korsanın bağlı gözüyle bakılır ufka,
Küllenir fidanlar barut fıçılarıyla.
Nerede söylenilen aydınlık?
Böyle yaşanırken bu hayat
Neden gem vurayım karanlığa uzanan ellerime?
Maskeli yüzlerimiz, hangimiz biziz?
Tuttuğumuş hançer, neşter; dokunduğumuz tetik,
Ölümüne susamışlık, kaç candan kanlı kadeh?
Balık hangi suda boğulur,
Hangi dişe meze
Yaşamak davasında yorgun düşenlerimiz?
Kaldı mı hayali gözyaşıyla temizlenen Leylalar?
Işıklı şehirlerin kirli temizliğinde
Mecnunluk davasıyla leke sürülür aşka.
Çöllerden kanlı yaşlar...
Dağlardan hıçkırıklar gelir kulaklarıma.
Eller pusulasız uzanır hayatlara,
Acımak
Acınmak idrakinde avcının.
Yanlış sığınak!
Sorgu sandalyesidir sokaklar,
İki yüz yirmi volt şiddetle saldırı yüreklere
Çaresiz uzun saçların idam sehpasıdır yaşamak.
Ve ben,
Yanmaya yüz tutmuş bedenlere
soluğu kesik bekçi,
Ne yapayım çaresiz elleri uzanan insanlara.
Belki,
Uzansak güneşe yok olma pahasına,
Uzak zamandan yakın
Bir alşafakta çalınır kapı,
Gelir bir yaşanmamışlık
ÇİRKİNSİZ, ÇİRKEFSİZ yaşanmaya
5.0
100% (6)