5
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1929
Okunma

.
gecenin ölümsüzlüğe direndiği
hunharca cansız
aksak bir an soluğumda
sonra bütün zamanlar havada hâlâ
işgüzar dokunmalar
vurdukça canıma
en vahşi en itinasız
gidişlerinizin ayak sesleriydi kulaklarımda
ansızın
zaman sonsuza kilitlenirdi de
sık sık saklandığım karanlığımda
konuşmama hakkım var en derinde
sessizlikti doğan küllerinden
ölü renklerin kuş uykusuydu yaşam
ve ben sorardım hep
şimdi gidiyorum ama nereye
ölümü boya sahi
yapayalnızlığımı anlattığım yalnızlık
diğerleri vardı da ben mi görmedim
öfke nöbetlerindeyken aydınlığın yok oluşuna
kendimle konuşur gibi
o ruhu kara çiçekler
hüzünlendirdiğinde geceyi
gördüğüm ve göründüğümüz
bir rüya içinde rüya mıydı bilmediğim
değil mi ki
dağın kırmızı uçurumlarda
vakitlivakitsiz yağan slogan yağmurlar altında
yabani otlar çiğneyen
uğultunun ortasında kalandım ben
kekremsi kahkahalarla sağanaklar taşıyan
ah çiçeği bir bilsen
ne düşkün ve ne şımarık düşünceler kayar aklımdan
ey merhamet kapat sen de gözlerini
onlardı cennet sınırına ulaşana kadar varlar
kendi kendime ben ağlarım -olsun
ruhumun da ötesinde
gitti sesler işte
bir sürü gibi
anlamsız bir kaç cümlenin ardından
indir peçeni gece
bulutlar yavaş yavaş terk ettiğinde gökyüzünü
ben susarım göğsünde konuyu hiç uzatmadan
nasıl olsa kefenlerimiz hep beyaz