0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
832
Okunma
Ezelden adım adım zaman denilen sırda
Bir söz geçiremedik içimizdeki kurda
Dertleri kanla yoğurup bilmem neyi aradık
Toprağa can mı verdik göklerde mi yürüdük
Hep düşündük lakin zor geldi bize kolaylar
Hep aynı başımızdan gelip geçen olaylar
İnsan olarak doğup aklımızla savaştık
Yenildik esir düştük çünkü ondan yavaştık
Gönüllere sığındık bizi korur diyerek
Onu da düşman ettik içten içe yiyerek
Kaybedip kendimizi teslim olduk zamana
Manasını hapsettik benlik denen zindana
Vardığımız topraklar ıssızdı sahipsizdi
Aldandık aklımıza sandık ki kimsesizdi
Bize sunulmuş bakir el değmemiş güzellik
Koca ömrü tükendi kalmadı bir özellik
Soğuk düştü kalplere sıcak vurdu özlere
Yıldızlara ram olduk değer biçtik sözlere
Semalara taht kurmuş milyon kollu ahtapot
Her kolunda sayısız ateş yakmış kaç robot
El açmış sükût dağda güneş denilen güce
İçi dolu tencere kapağı kara peçe
Kalplerde küheylanlar eşiniyor durmadan
Kanadı olsa uçar güneşe hiç sormadan
İlk sözü kim söyledi ilk şiiri kim yazdı
Şaire gelen ilham aldığından mı azdı
Savruldu rüzgârların gözlerinden yapraklar
Dar geldi gönlümüze doğduğumuz topraklar
Kartala özenip yâr diye düştük peşine
Göklere nispet âşık olduk garga leşine
İnsanlık doğuralı aynılıktan ibaret
En büyük aynılığın gösterdiği mârifet
Bir tarafta müminler diğerinde kâfirler
Arasında münafık şerbetinde zehirler
Dünyevî’nin alası kansız yaşayan ruhlar
Kalpleri kıyametin kapısında nikâhlar