3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3048
Okunma

(Rüzgâra ithafen...)
Allah’ ım bu…
….bu ne kadar da güzel..
Akşamın leylisinde
Pencereyi itip giren sevgili..
Ve
Seni nasıl özlemişim bir bilsen
Çok..! elbette çok çok seviyorum seni ama…
Demin var ya,
Sorgusuz izinsiz
Bu eve girişin…; Yani.. ;
Meğer sahibi senmişsin bu evin, bu
Mutfağın…bunu anladım.
Bu serinlik…. Allah Allah… diyorum
Aralığın ortası, soba bir şey yanmıyor evde ve üşümüyorum,
Sen estikçe ısınıyorum.
Eesss! N’olur eeesss! Dilediğin gibi! Al beni de
Götür beni!
Sözlükteki kelimeler kırılıyor;
Senin güzelliğini iki kelimeyi bir araya getirip diyemiyorum.
Senin güzelliğin..,
Senin güzelliğin!... yani Senin güzelliğin…!
Nasıl anlatsam…; Senin zerafetin,
Senin gücünün kasvetin heybetin
Senin yüzüme dokunup geçişin
Senin bana dokunup ürpertişin
Bir an durup, esmeyip,
Pencerenin önünde öyle sessiz bekleyişin…
Ve sevgili bana seslenecek mi
Gelecek mi gelmeyecek mi diye
Elim kolum bağlı bekleyişim…
Usulca süzülüp tekrar içeri
Takvim yapraklarını oynatışın… sesini dinliyorum…
Seni dinliyorum mutfaktaki havluyu
Köşede asılı bereket biberlerini
Sallamaya başlaman…
Yüzüme değişinde, doğanın harikulâde orkestrasıdır içime dolan.
Keşke herkes senin ne kadar güzel olduğunu
Görebilse…!
Cömertliğin, karşındalıksızlığın, cesaretin,
Hiçbirimizi zengin fakir ayırmadan şevkle kucaklayışın,
Gönülden öpüşlerin..
Her halin bir seviş,
Her halin tutkuyla! Ve karşında bir an utanıyorum.
İnsan aklının yetmeyeceği kadar güzelsin.
Sen bunca güzelken,
Sokakta evde güzelliğinle herkesle beraber
Beni de sararken Tanrım…!
Tanrım çok utanıyorum…..!;
Senin zerafetine değen kabalığımdan,
Hantallığımdan, güzelliğinin
Gücünün karşısında acziyetimi anca idrak edip
Çirkinliğimden utanıyorum.
Ezgi Su BaşaR aralık 2010
5.0
100% (3)