5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
5769
Okunma

Çocuktum.
Bir tohum tanesiyle başladı her şey
Nereden ve nasıl geldiğini bilmediğim
Gün döndü;… sürdük tarlayı.
Rüzgârın elerinde savruldu saçları
Güneş; babamın elleri gibi!..;
Başaklar, uysal mahsun birer çocukmuş meğer
Güneşin ellerinde.
Yağmur yıkadı; dua gibi…
Koştum yalınyapıldak başakların boyusıra
Avuçlarımda yağmur, ayaklarım çamur,
Yağmur, içime de yağsın istedim.
Geceyle gündüz bir olup
İlmek ilmek getirdi hasat zamanını
Vakti gelince…,
Kuşlar da nasibini aldı buğdaydan.
Ustamın türküsüyle öğüttü değirmen,
Dağlara akşam vuranda
Ustam da akşam gibi heybetliydi. Şaşırdım.
Bizim buranın dağları reyhan kokar, koyun kokar,
Akşamın dillendiği vakit bekleştik camlarda
Ağabeyim yüklenmiş odunları ıslık çala çala getirdi. Sevindik.
Avluda hamur teknesi.
Çömelmiş bakıyorum.
Bacım yoğurdu… ben yoğruldum.
Babam ‘Bismillâh’ çekti; toplaştık ocağın başına.
Odunlar atıldı, ocak tutuştu; karnımda o bildik heyecan.
Anam kürüdü ateşi;
Ateş harlandı, tavanı buldu…
O ara Ustam’la gözgöze geldik;
Ateş mi daha parlaktı,
Ustamın gözleri mi?..: Bilemedim.
Anam çekti evgeci, çıkardı ekmeği
Anaaa bi elimi sürmüşüm ekmek ateş gibiii!
Bi sevinmişim ki gözümden yaş gelmiş
2005
5.0
100% (1)