8
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2453
Okunma

‘’ve ellerin uçuşan yapraklar gibi ‘’
birbirinden uzak iki çölün hıçkırıkları
iki uçurum çiçeğinin devinimi
sen ve ben
ağustos sağanakları kadar çelimsiz bakışlarımız
tutkudan uzak
bir süre dinledik gözlerimizi
serçeler misali seken sözcüklerimiz
birbirine sağır boğunuk
körebe oynamaktı yüreklerimizin derdi
‘’yüzeye çıkmaya çalışan su baloncukları gibi’’
kaçamak aşklarımız vardı sebepsiz
duygularımız için yas tutmayı bırakmış
kendinden geçmiş deniz kabuklarıydık
kök salmıştı bahaneler sulu sepken ruhlarımıza
paylaştığımız yıpranan düşlerimizin uğultusuydu
bir zincirin ansızın kopan halkaları olduk yazık
bırakarak ötekini geride
‘’karşı kıyıya’’ birimiz geçmiştik
artık demir atmıştık iç çekişlere
farkındaydık
gönül gençyılmaz
5.0
100% (7)