gün doğumlarına bağladık göbeğimizi fildişi bir yalnızlık sonrası devrildi kasvet mor yüzüyle anemonlar ektiğimiz göğsümüze balçıkla yıkalı kıyılar yaralı bir yetim söğüt gölgesinin ıslak karanlığında
keskin kayalar sarıyor şiirlerin yaralarını gün falezlerden atlayan imgeler kadar suskun batmakla batmamak arası belirsiz rehin aldık bukalemun gülüşleri sahilde uyuklayan balıkçılardan umut istifleyen balık nefesleri kadar hissiz
ah
yarıda kaldı güneş gözlü çocukların evcilik oyunları düşündükçe yüreğinden düştükçe dizlerinden kanadı babayı ölüm gibi özleyenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
beğendiğim ve bunu açıkça söylediğim bir ustanın yorumunu,beğendiğim ve gizlice takip ettiğim bir şairin şiirini aynı sayfada yakalamayı ilginç bir rastlantı olarak göruyor,imgelerle suslenmiş şiiri yazan kalemi kutluyorum.Benzer yazan,imge kullanmayı seven ve serbest şiirde site içerisinde bana göre önemli yeri olan kişilerin buluşması ne hoş.Feyz aldım.
Bu şiire gelmiştim değil mi ? Evet :) Okuyucuların davranışlarına akıl sır erdirilemiyor... Hele bu okuyucu hem yazan hem de idrak eden bir okuyucuysa eğer...
Öncelikle şiirde imge nedir ona bir bakalım imge: yazınsal ürünlerde, özellikle de şiirde dile getirilmek isteneni daha canlı, daha etkili, duyumsanabilir, göz önüne getirilebilir bir biçimde anlatmak için, onunla başka şeyler arasında bağlantı kurularak zihinde canlandırılan yeni biçimler, imge olarak adlandırılır. İmge, dış dünyadan alınan öğelerle oluşturulur. Dış dünyanın, duyumsamaların ve izlenimlerin zihinde görüntüye dönüşmesi, resimsel bir değer kazanmasıdır. İmge: sanatçılarını düş güçleri ile yarattıkları, duygu ve düşüncelerle ilgili kavramları da içeren, aynı zamanda simgesel nitelik gösteren zihinsel görüntü. İmgelem: 1. önceden görülmüş varlıkların, yaşanmış olayların zihinde canlandırılması. 2. yeni varlıklar, olaylar yaratılması, konular bulunması. İmgesel: 1. imge ve imgeleme ile ilgili. 2. bir sözcüğün genel kullanımının dışında kalan ancak imge gücü ile kavranabilen anlamı. Şiirin başından sonuna kadar özlem bulutlarının zihinsel görüntüsünü görebilmekteyiz. Yetim söğüt gölgesinden babayla ilgili olayı aslında hemen de anlayabiliyoruz. Anemon dağ lalesi demektir. Burada hem babaya hem de babaya olan özleme duyulan büyüklük yatmaktadır. Yani dağ gibi babaya dağ lalesi zarifliğinde bir özlemeden bahsedilmektedir. Balçıkla yıkalı kıyılar tamamen şairin hayal dünyasının bir tezahürüdür. İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamur anlamına gelen balçık babasızlık özleminin nasılda her yanı özellikle yaşadığı kıyıya yakın kenti kapladığını açıkça göstermektedir...
keskin kayalar sarıyor şiirlerin yaralarını gün falezlerden atlayan imgeler kadar suskun batmakla batmamak arası belirsiz rehin aldık bukalemun gülüşleri sahilde uyuklayan balıkçılardan umut istifleyen balık nefesleri kadar hissiz…
İçinde özlem varsa keskin bir acı sarmalar bedeni. Dalgalar aşındırma yaparken önce çarptıkları kıyı boyunca bir çentik açar. Buna dalga oyuğu denir. Kayaların ve falezin yan yana kullanılması bir zekâ ürünüdür. Babasızlığa vurgu yüreği delme anlamına gelen imgeler seçilerek anlatılmıştır. Kayayı delmek zordur ve zor olanla tarif yapılmıştır. Eğer varsa sahte gülüşlerimiz hayata dair o da mutlaka maske giymiş yüreklerimizde bukalemun gülüşleri olur ki mutlaka o da birilerinden ödünç alınmış mutlulukları içinde taşır. Ama onlar da asla bilemeyeceklerdir acının büyüklüğünü ve hissedemeyeceklerdir. Tıpkı istiflenmiş balık nefeslerinin azlığı kadar. Bu arada ben bir gönderme de sezdim. Özlem sıklığının nefes azlığı ile anlatılması zaman ilerledikçe artan bir acıya dönüşmek anlamını çıkardım bu bölümden.
ah
yarıda kaldı güneş gözlü çocukların evcilik oyunları düşündükçe yüreğinden düştükçe dizlerinden kanadı babayı ölüm gibi özleyenler.. Evet, burada şair kendinden bahsetmekte ve yarım kalan hayallerini sorgulamaktadır. Düşününce aslında babanın yokluğunda düşülen durumların izleri hala bellekleri işgale etmektedir. Acılar yavaş yavaş kanamakta ve özlem çığ gibi, büyürken ölüm bile bu özlemi tarifte aciz kalmaktadır.
şimdi ise küflü bir rıhtım sessizliğindeler…
Evet, sonuç budur. Küflenmek iki anlamdadır. Bir çürüyüp eskimek iki değerlenmek. Zaman çürüyüp eskimişti ancak hatıralar hala aynı değerini korumaktadır…Çünkü o babadır…
Yorum zenginliği ve şiir analizi karşısında kalakaldım. Sanırım dizeleri ancak kendim açsaydım böyle anlatabilirdim. Gönülden teşekkürler, emek vermişsiniz Sevgili Şaire... Eksik olmayınız..
Yorum zenginliği ve şiir analizi karşısında kalakaldım. Sanırım dizeleri ancak kendim açsaydım böyle anlatabilirdim. Gönülden teşekkürler, emek vermişsiniz Sevgili Şaire... Eksik olmayınız..
Hüzün verdi bu şiir bana... Kıyısında köşesinde çok gezindim ama yorumlayamadım... Yine de şu yaralı bir kaç kelimeyi yazarken parmaklarım tökezliyor... Sadece tebrikler...
Zor bir şiir..Ve ben adıma anlatılmak isteneni çok net algılayamadım..Bilemiyorum,belki benim eksikliğim,belki de şair anlaşılması istenen şekilde anlasın düşüncesi ile,iki ucu açık bir anlatım ortaya çıkarmış...İki imge dışında,alışılagelmiş imge kullanımı ve dize dize bakıldığında,güzel oluşları dikkat çekici..."Fildişi yalnızlığı" ve " balçıkla yıkalı" deyimlerini açıkça çok yerinde bulmadım..Nasıl bir yalnızlığı anlatır ki,fildişi yalnızlığı? Afrikalı çocukları mı anlatır acaba şiir? Değilse,kocaman bir yalnızlık mı? Öyle ise,neden fil kadar değil de,fildişi yalnızlığı? Keza,"balçıkla sıvanma" sözü çok bilinen bir söz malum..Balçık,yarı katı bir madde iken,nasıl balçıkla yıkalı olabilir kıyılar? Sonra,yıkanmış değil de,neden yıkalı,türkçemizde var mı böyle bir kelime,bilemiyorum açıkçası....
Neticede,bu iki deyim,şiirin hem de giriş kıtasında yer alması ile birlikte,şiirde biraz sarsıntı yaratmış gibi,buna şiir sonunda şiir ismini de eklersek,benim için bir soru işaretli bir anlatım olmuş.İlk kıta sonrası,dizeler tek tek güzel ama,galiba ben baştan anlatım özünü yakalayamadığım için,tereddütlü bir karmaşa içinde kaldım..Mesela şair,buruk vebabasız derken,kendi öznesi itibariyle genel bir açılım içinde midir,yoksa öznesiz sadece genel bir duygu silsilesi çerçevesinde mi anlatmak istemiştir düşüncelerini?Benim anladığım,sanki ikinci şık.."Babayı ölüm gibi özleyenler"...Bu dize aslında çok güzel,ama bir bütünün yakalanamyışı içerisinde,bağımsız bir feryat gibi biraz eğreti durur gibi olmuş sanki...
Bana şiirden yansıyanlar böyle,dediğim gibi belki kafası dağınuk olen ve bir bütünlük oluşturamayan benim...Net anlatımlarınızın olduğu diğer şiirlerinizden farklı buldum bu şiirinizi..Emeklerinize teşekkürler,gönlünüze sağlık,tebrik ediyorum..Saygımla...
Yorumlarınızı beğendiğimi zaten belirtmiştim, bu bağlamda tüm düşüncelerinize saygı duyuyorum ve bende şiirlerinizi okumak ve sizi daha fazla tanıyıp anlayabilmek adına, en kısa zamanda profilinizde olmak ve aynı titizlikle sunduğunuz paylaşımlarınızı okumak istiyorum.
Değerli şair arkadaşım,ben de öncelikle açıklamalarınız için çok teşekkür ederim..Ama "rağmen" söünüz beni üzmüştür,belirtmek isterim..Ben,evet şiir söz konusu ise,uslubunca babasını bile tanımaz ölçüde görüş ve düşüncelerimi paylaşan biriyim..Siz de takdir edersiniz ki,yorum bölümü de zaten bu sebeple açılmıştır site yönetimince..Varsa,eksik ve yanlışlarımızı başka bir göz ve bakış açısı ile görebilmek ve bu anlamda da her daim kendimizi yenilemek ve bir adım öteye taşıyabilmek aslolan..Yine takdir edersiniz ki,sanatın her alanında,yenilikçi ve ilerleyici bişr aktivite içerisinde olamamak,yapılan işte yerinde saymak demek...Bu çerçevede,görüş ve düşüncelerimi naçizane paylaşan biriyim ve elbetteki en azından şiir konusunda belirleyici bir mercii değilim..Usta ve titiz yorum yapan kişi diye söz etmeniz beni onore eder ama bağlayıcı da olmaz bu anlamda..
Evet,şiiri anlayamadım,bunu da bende ki bir eksiklik olabilir diye de belirttim..Diğer arkadaşlarımız şiiri anlamış ve ona göre yorumlamış olabilirler,ama ben çözemedim tam..Nedenlerini de anlatmaya çalıştım,belki de biraz dağınık..Yani,netice itibariyle,benim sizin şiirinize ısınamam veya şiirinizin beni sarsmaması gibi bir durum bana göre söz konusu olamaz..Şiirin ne anlattığını çözemez iseniz,şiirin içinde kendinizi bulmanız ve o alemde kendinize bir yer bulmanız imkansız gibi birşey...Sizin cevabınız ile,konuyu şu an anlamış olup,şiire bakışım daha bir farklı boyutta şimdi..Ama,benim bunu anlayamama neden,yine de sanırım sizin dizeleriniz..Çogul bir yazım veya anlatım tarzınız,kendinizin yer almadığı bir düşünce ve genel bir anlatım hissi uyandırdı bende mesela..Şiiri en iyi yazan bilir,ne demek istediğini kendisi bilir,bizler sadece anladığımız kadarı ile yorumlayabiliriz..Kim bilir,ibelki bir Afrikalı çocuklarla ilgili bir belgesel izlemiş ve duyarlı ruhunuz ile kaleme satılmış olabilirdiniz örneğin...
Herneyse,daha önce söylediklerimi tekrarlamak isterim,şiiri çok seven biri olarak,bu sitede takip ettiğim ve kalemini çok sevdiğim birkaç kişiden birisiniz..Bende ayrıcalığınız bu anlamda sona ermez..Ama,kemdimce şiirde gördüğümü yazar söylerim,eleştirel bir durum oldukça..Ve bu da benim her zaman haklı olduğumu göstermez..Ben teşekkür ederken tekrar,bu vesile ile anne ve babanızı Allahran rahmet diliyorum,ruhları şad olsun..(Umarım yine yanlış anlamadım) Ve miraç kandiliniz de kutluyorum,hayırlara vesile olsun dilerim..
Sevgili Seber öncelikle hoş geldiniz..Bir çok şiirimde keşke gelse dediğim, usta yorumculardan birisi olarak değerli görüşlerinizi titizlikle okudum. Şimdi dilimin döndüğünce yanıtlamaya çalışacağım şiire dair çelişkilerinizi. Ama şöyle önemli bir nokta var ki, sanatın her dalı kişinin o anki ruh halinden tutun da paylaşılan eser ya da şair/yazardan beklentilerine kadar değişebilen, göreceli bir kavram. Yani siz belkide ısınamadınız şiire. Sizi sar(s)madı.. Böyle bir durumda da yapılabilecek çok şey olmuyor tabi..
Fildişi bir yalnızlık, burada bana hissettirdiği mor kasvet diye tanımladığım baba yoksunluğunun (ölümü öncesi) karanlık renginden hemen önce hissedilen fildişi (yani krem) bir renk, ruhun doğal ve aydınlık halidir..fırtınadan öncesi sessizlik gibi..Afrika ile alakası yok yani :)
Ballçıkla yıkalı tümcesi sık kullanılır mı bilmiyorum ama ben denizli bir kentte yaşıyorum. Tüm yaşadıklarımı denizle bütünleştirmek benim tarzım oldu sanki. Babamı ne zaman özlesem deniz kenarında bulurum kendimi ve gözlemlediklerimi de yazmaya çalışırım kendimce. Ve o gün deniz benim gözümde balçıkla yıkandı.
Baba ya da anneye şiir yazmak dünyanın en külfetli, en ağır işi. Hele de yokluğunu anlatmaya lügatım yetmedi yetmeyecekte..
Tüm düşüncelerinize rağmen kıymet veren ziyaretinize teşekkür ediyor, bu veslle ile babasını buz gibi, ölüm gibi özleyenlere Allahtan sabır diliyorum..
Yorumlarınızı beğendiğimi zaten belirtmiştim, bu bağlamda tüm düşüncelerinize saygı duyuyorum ve bende şiirlerinizi okumak ve sizi daha fazla tanıyıp anlayabilmek adına, en kısa zamanda profilinizde olmak ve aynı titizlikle sunduğunuz paylaşımlarınızı okumak istiyorum.
Değerli şair arkadaşım,ben de öncelikle açıklamalarınız için çok teşekkür ederim..Ama "rağmen" söünüz beni üzmüştür,belirtmek isterim..Ben,evet şiir söz konusu ise,uslubunca babasını bile tanımaz ölçüde görüş ve düşüncelerimi paylaşan biriyim..Siz de takdir edersiniz ki,yorum bölümü de zaten bu sebeple açılmıştır site yönetimince..Varsa,eksik ve yanlışlarımızı başka bir göz ve bakış açısı ile görebilmek ve bu anlamda da her daim kendimizi yenilemek ve bir adım öteye taşıyabilmek aslolan..Yine takdir edersiniz ki,sanatın her alanında,yenilikçi ve ilerleyici bişr aktivite içerisinde olamamak,yapılan işte yerinde saymak demek...Bu çerçevede,görüş ve düşüncelerimi naçizane paylaşan biriyim ve elbetteki en azından şiir konusunda belirleyici bir mercii değilim..Usta ve titiz yorum yapan kişi diye söz etmeniz beni onore eder ama bağlayıcı da olmaz bu anlamda..
Evet,şiiri anlayamadım,bunu da bende ki bir eksiklik olabilir diye de belirttim..Diğer arkadaşlarımız şiiri anlamış ve ona göre yorumlamış olabilirler,ama ben çözemedim tam..Nedenlerini de anlatmaya çalıştım,belki de biraz dağınık..Yani,netice itibariyle,benim sizin şiirinize ısınamam veya şiirinizin beni sarsmaması gibi bir durum bana göre söz konusu olamaz..Şiirin ne anlattığını çözemez iseniz,şiirin içinde kendinizi bulmanız ve o alemde kendinize bir yer bulmanız imkansız gibi birşey...Sizin cevabınız ile,konuyu şu an anlamış olup,şiire bakışım daha bir farklı boyutta şimdi..Ama,benim bunu anlayamama neden,yine de sanırım sizin dizeleriniz..Çogul bir yazım veya anlatım tarzınız,kendinizin yer almadığı bir düşünce ve genel bir anlatım hissi uyandırdı bende mesela..Şiiri en iyi yazan bilir,ne demek istediğini kendisi bilir,bizler sadece anladığımız kadarı ile yorumlayabiliriz..Kim bilir,ibelki bir Afrikalı çocuklarla ilgili bir belgesel izlemiş ve duyarlı ruhunuz ile kaleme satılmış olabilirdiniz örneğin...
Herneyse,daha önce söylediklerimi tekrarlamak isterim,şiiri çok seven biri olarak,bu sitede takip ettiğim ve kalemini çok sevdiğim birkaç kişiden birisiniz..Bende ayrıcalığınız bu anlamda sona ermez..Ama,kemdimce şiirde gördüğümü yazar söylerim,eleştirel bir durum oldukça..Ve bu da benim her zaman haklı olduğumu göstermez..Ben teşekkür ederken tekrar,bu vesile ile anne ve babanızı Allahran rahmet diliyorum,ruhları şad olsun..(Umarım yine yanlış anlamadım) Ve miraç kandiliniz de kutluyorum,hayırlara vesile olsun dilerim..
Sevgili Seber öncelikle hoş geldiniz..Bir çok şiirimde keşke gelse dediğim, usta yorumculardan birisi olarak değerli görüşlerinizi titizlikle okudum. Şimdi dilimin döndüğünce yanıtlamaya çalışacağım şiire dair çelişkilerinizi. Ama şöyle önemli bir nokta var ki, sanatın her dalı kişinin o anki ruh halinden tutun da paylaşılan eser ya da şair/yazardan beklentilerine kadar değişebilen, göreceli bir kavram. Yani siz belkide ısınamadınız şiire. Sizi sar(s)madı.. Böyle bir durumda da yapılabilecek çok şey olmuyor tabi..
Fildişi bir yalnızlık, burada bana hissettirdiği mor kasvet diye tanımladığım baba yoksunluğunun (ölümü öncesi) karanlık renginden hemen önce hissedilen fildişi (yani krem) bir renk, ruhun doğal ve aydınlık halidir..fırtınadan öncesi sessizlik gibi..Afrika ile alakası yok yani :)
Ballçıkla yıkalı tümcesi sık kullanılır mı bilmiyorum ama ben denizli bir kentte yaşıyorum. Tüm yaşadıklarımı denizle bütünleştirmek benim tarzım oldu sanki. Babamı ne zaman özlesem deniz kenarında bulurum kendimi ve gözlemlediklerimi de yazmaya çalışırım kendimce. Ve o gün deniz benim gözümde balçıkla yıkandı.
Baba ya da anneye şiir yazmak dünyanın en külfetli, en ağır işi. Hele de yokluğunu anlatmaya lügatım yetmedi yetmeyecekte..
Tüm düşüncelerinize rağmen kıymet veren ziyaretinize teşekkür ediyor, bu veslle ile babasını buz gibi, ölüm gibi özleyenlere Allahtan sabır diliyorum..
kimsenin engel olamayacağı kadar hırslıydım...evdeki bütün camları parçalamak istiyordum...ama dizlerim üzerine çökmüştüm sadece...bedenimi taşıyamayan dizlerim üzerine...
İşyerindeyim yorumlara cevap yazamadım ama dedim ki böylesine büyülü bir yoruma pembe yakışır.. Hani şiir yazarken kendimize, paylaşırken sevdiklerimize armağan ederiz ya.. öyle bir şey.. Teşekkürler Şair. Sevgiler
İşyerindeyim yorumlara cevap yazamadım ama dedim ki böylesine büyülü bir yoruma pembe yakışır.. Hani şiir yazarken kendimize, paylaşırken sevdiklerimize armağan ederiz ya.. öyle bir şey.. Teşekkürler Şair. Sevgiler
Birbirini tümleyen iki cümle. Biri diğerini niteler gibi ama nitelenen pek de memnun değil halinden. Ama telaşa mahal yok. Söz konusu 'baba' ise ketum kalması olağan kalemin. Çünkü hiç bir baba bilmez;
Saçları okşanmamış bir çocuğun Kör aynalara attığı o bakış gibi Karanlıkta da ağlayabildiğini çocukların...
Ve özlemek cümle içinde tek başına kullanıldığında daha bir can yakıyor... Eyvallah
Düşbaz tarafından 6/21/2011 10:47:09 AM zamanında düzenlenmiştir.
keskin kayalar sarıyor şiirlerin yaralarını gün falezlerden atlayan imgeler kadar suskun batmakla batmamak arası belirsiz rehin aldık bukalemun gülüşleri sahilde uyuklayan balıkçılardan umut istifleyen balık nefesleri kadar hissiz
yarıda kaldı güneş gözlü çocukların evcilik oyunları düşündükçe yüreğinden düştükçe dizlerinden kanadı babayı ölüm gibi özleyenler
Ve her gün bir kaç güneş söndü...Farkettik, lakin daha önemli işlerimiz vardı(!) ilgilenemedik...Azıcık dudak büktük...Oysa o hengameden bir zamanlar yüreğimiz paramparça kurtulabilmişitik...Geçmişi unuttuk...Ben duygularımız "biz" olamadı... Yüreğine sağlık...paylaşmak ironik bir duygu yükledi...Tebrik ediyorum efendim...Entellektüel.
gün doğumlarına bağladık göbeğimizi fildişi bir yalnızlık sonrası devrildi kasvet mor yüzüyle anemonlar ektiğimiz göğsümüze balçıkla yıkalı kıyılar yaralı bir yetim söğüt gölgesinin ıslak karanlığında
keskin kayalar sarıyor şiirlerin yaralarını gün falezlerden atlayan imgeler kadar suskun batmakla batmamak arası belirsiz rehin aldık bukalemun gülüşleri sahilde uyuklayan balıkçılardan umut istifleyen balık nefesleri kadar hissiz
ah
yarıda kaldı güneş gözlü çocukların evcilik oyunları düşündükçe yüreğinden düştükçe dizlerinden kanadı babayı ölüm gibi özleyenler
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.