Geçmiş gelip oturma gözlerime..Başka yeri göremiyorum..
Çağlayanların ağladığını gördünmü hiç..Git kapat gözlerini ve dinle.
O güzel su sesinin aslında insanların yüreklerini kaplayan acının sesi olduğunu anlarsın..SUS ve dinle..


Bilinmez zamanın bilinmez kimliğinde ki sen..
Haylaz zamanlar da kimliksiz dolaşırken yakalandım sana...
Anlamalıydın kaçışım ondandır..
Bana yazılmamış kimbilir kaçıncı kimliğe bürünmüş şiirler geceden kalma sarhoşa benzetir mi sanıdın beni.....
Benim için dökülseydi gönül fermanı gibi serilseydi ayaklarıma anlamazmıydım..Akıp gitmezmiydim su gibi çağırdığın yüreğine..
Ben artık büyüdüm diye beni sana anlatmıştım hatırladın mı..
Şimdi aynı şiirlerle başka gül bahçelerinde bülbül ol şakı BÜLBÜL..
Gül nasılsa gelir bülbül sesine..

Ağla deme bana..Gönül sırçam çok ince..
Danayanılmaz sancılar içinde kalır da dökülürüm pul pul..
Yeminim var ağlamam gidenin arkasından.
.Akmaz gözyaşlarım..
yitik zamanların yitirilmiş sevgisinine..
İçime sorma sakın toz duman savaş alanı duygular..
Yaralı..Kanamalı hasta..
Gönül süzgecinden geçmemiş damıtılmamış duyguların esiri..
Şimdi..Şimdi yağmurlar beni esir aldı duygularım tutsak..
Yer ıslak ot ıslak otlak ıslak..
Denizi olmayan yerde martı hasretinde..
Gönül kervanı kırılmak üzere..
Şimal yıldızları doğuyor erkenden, geceler uzun karanlık....
Sabah olsa yola çıksam diyorum..
Kervan kıran yıldızları doğuyor erkenden saatimi bilemiyorum..
yolum şaşkın aklım şaşkın..
geçmiş; Geçmişte kalmıyor engerek yılanı gibi kıvrılmış yüreğime zehirlemekte yavaştan..