Okuduğunuz
şiir
4.6.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Yarım Ay
Düş ve gece Suya yansıyan ay Perdeleri deniz kuruttu Voltaladı yelkovan Bir avlu dolusu çiçek soyundu Gölgelendiğim ağaçta
Sus şimdi Ateşle yoğur denizi Menevişli olsun Hüzünlü konuk Karanlık gecede bana gelen misafir İzbe körlerin ülkesi
Soluk sarının altında Eylül Sert rüzgârın uğultusu Güneşin doğduğu bir avlu yok Eğri büğrü adımlar Issız kulübeden sızan Kalbi mühürlü gecenin sevişeni
Beklemek uzun Bir öpüş kadar yakıcı Açmalı oysa Toprağa ekilen tohum Tebessüm edelim yağmura Toprak sarsın bizi Hasretle
Alnımda mor ağrılar Dargın değilim hüznün gülümsemesine İçimdeki martı yaralı Vakit tamam Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ne denir ki daha başka.. şiirin büyülü kokusu sarmış siteyi, herkes buraya toplanmış.biri değil hepsi öyle.oku oku bitmezsin şair.her gün bir şiirini okusam ilham perileri değer bana.koca bir yüreksin şair.sonsuz saygılar.
nereye saklanmalı nasıl saklanmalı nasıl korunmalı // zor oyunu bozar bozmasına da geride kalan parmak izleri ne olacak ömrünce silinmez kaç kez yıkasanda ... Lacivert, emeğinize,yüreğinize sağlık....tebrik ederim...
Düş ve gece Suya yansıyan ay Perdeleri deniz kuruttu Voltaladı yelkovan Bir avlu dolusu çiçek soyundu Gölgelendiğim ağaçta (insanlar sadece geceleri düş kurar;ve bu düşte genelde mehtap vardır,çıldırır denizler geceleri şairlerin düşlerinde saatin önemi yok akrep nerdeymiş yelkovan nerdeymiş...ölüm/de vardır ufkumuzda...gölgelenmekse unutmak istemektir.)
Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular
Kadını en çetrefilli kadın anlatırmış/Kanıtladın....tebriklerrrrrr...çok etkilendim
Bir kaç şiirde yorumlarınıza rastladım. En az şiirler kadar güzeldi hepsi. Yaptığınız bilinçli ve gerçek yorumlar için kutlamak istedim sizi. Şairin affına sığınarak. Selam ve sevgimle.
Bir kaç şiirde yorumlarınıza rastladım. En az şiirler kadar güzeldi hepsi. Yaptığınız bilinçli ve gerçek yorumlar için kutlamak istedim sizi. Şairin affına sığınarak. Selam ve sevgimle.
Konu nefis olursa; anlatımda akıcılık ve yerli yerinde, okunduğunda çok şeyleri çağrıştıran imgelerle örülmüşse okumaya doyamıyorum, su gibi geliyor bana; bu şiir öyleydi; eşsiz lezzette bir suydu adeta... Kutluyorum... Saygılarımla...
"Alnımda mor ağrılar Dargın değilim hüznün gülümsemesine İçimdeki martı yaralı Vakit tamam Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular"
Durum öykülemesi (Çehov tarzı) şiir kurgusunda aslolan tasvirdir.Betimlemelerde hareket olursa da (ki aynı film karesine tekabül ederse olabilir.)tadından yenmez.Fakat,giriş-gelişme-sonuç üçlemesinin dozu iyi ayarlanmazsa o şiir de bir şeye benzemez.İlk bentte:
"Düş ve gece Suya yansıyan ay Perdeleri deniz kuruttu Voltaladı yelkovan Bir avlu dolusu çiçek soyundu Gölgelendiğim ağaçta"
Giriş harika;zira bütün nesneler ve o nesnelere bağlı edimler aynı enstantanede gerçekleştiği için ilk bent öyküleme değil,betimleme tekniğiyle vücut bulmuştur.Bu kurgu şiirde durum öykülemesiyle örtüşür.Fiillerin aynı anda gerçekleşmesi aynı fotoğraf karesinde görülmesi,zaman sorunsalını aşar.Eğer edimler arası mesafe farklı olsa, bu defa "Maupassant tarzı-Olay hikayeciliği" devreye girerdi.Şair en azından bu bentte Çehov tarzında başarılı.
İkinci bentte:
"Sus şimdi… Ateşle yoğur denizi Menevişli olsun Hüzünlü konuk Karanlık gecede bana gelen misafir İzbe körlerin ülkesi"
Şair bu bentte her ne kadar (devrik bir cümle de olsa) yüklemi bulunan bir cümlede üç nokta kullanma yanlışına düşse de, emir kipleri kullanarak ilk bentteki çizgisine yakın seyretmektedir.Gerçi bu bentte bir özne sorunsalından söz edilebilir;zira " Sus şimdi..."derken malum, ikinci tekil kişiye sesleniyor;devamında da bu minvalde bir şeyler var: "hüzünlü konuk / karanlık gecede bana gelen misafir." haydi burayı da anladık,"İzbe körlerin ülkesi" dizesiyle ne demek istendiği,kime hitap edildiği muğlak kalmış.
Üçüncü bent:
Soluk sarının altında Eylül Sert rüzgârın uğultusu Güneşin doğduğu bir avlu yok Eğri büğrü adımlar Issız kulübeden sızan Kalbi mühürlü gecenin sevişeni
harika ,tam bir Çehov tarzı gelişme bölümü.
Dördüncü bentte:
"Beklemek uzun Bir öpüş kadar yakıcı Açmalı oysa Toprağa ekilen nimet Tebessüm edelim yağmura Toprak sarsın bizi Hasretle"
Çok uzak bir tohum-toprak imgelemi denenmiş;ama bence zayıf kalmış.Zira göstergenin karşıladığı nesneyle gösterge arasında gerçek hayatta birazcık karşılık olur.Mesela sevgiliye "gül" diyorsanız,bu onun yanaklarının kırmızılığına,dudaklarının tazeliğine yorulur.En azından renk bağlamında böylesi bir karşılıktan söz edebiliriz.Buradaki "toprağa ekilen" olsa olsa tohum olur;fakat şair işi biraz ileri götürüp o tohumdan elde edilen ekmeğe "nimet" dendiğini unutmuş olmalı ki toprağa ekilene "nimet" diyor.Böylece şiir de inandırıcılığını yitiriyor;aslında buraya kadar iyi getirmişti şiiri.Şairin yerinde olsam en azından bu sözcüğü değiştiririm.
Bir başka paradoks da:
"Beklemek uzun Bir öpüş kadar yakıcı"
dizelerindeki olumlu-olumsuz tutarsızlığıdır. Zira "Beklemek uzun" ise kötü bir şeydir ; "bir öpüşün yakıcılığı "kötü olabilir mi? Yanlış karşılaştırma diyelim.Madem beklemenin olumsuzluğundan dem vuracaksınız o vakit "kıyaslama - benzetme"nin şöyle bir şey olması gerekir: "BEKLEMEK UZUN / DUDAKLARINA TEŞNEYİM ÜSTELİK" dersek olumsuzluk katmerlenir;aksi halde "anlam tutarsızlığı" dediğimiz anlatım bozukluğuna düşeriz.
Beşinci bent:
Alnımda mor ağrılar Dargın değilim hüznün gülümsemesine İçimdeki martı yaralı Vakit tamam Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular
Burada sustum şair. Harika. Şiirin büyüsünü bozmayalım,tekrar tekrar okuyalım.Dilinize sağlık.Bu ne dehşet sözdür yahu :
"Mavi asar kendini tavana atılır rüzgârın önüne suskun kumrular."
Şiirle kalın güzel dost kalem.Tabii devamını bekleriz bu güzelliklerin.
Nimet bir çok anlamı var,ama belki ses uyumu açısından evet tohum olabilir ,güzel olur.
beklemek uzun bir öpüş kadar yakıcı
burada kötü ve iyi çağrışımından ziyade ,bir kıyaslamada her iki durumun yakıcı ı olduğudur ,yani bir şiir dili vardır.Bazen şiirlere böyle bakmaz lazım gibi geliyor bana ..
Eleştiriler benim küçük çakıl taşlarımdır .Ben seviyorum onları .
çok saygılar ,teşekkür ederim.O kısmı tohum olarak değişelim ,yerinde bir eleştiri.
Nimet bir çok anlamı var,ama belki ses uyumu açısından evet tohum olabilir ,güzel olur.
beklemek uzun bir öpüş kadar yakıcı
burada kötü ve iyi çağrışımından ziyade ,bir kıyaslamada her iki durumun yakıcı ı olduğudur ,yani bir şiir dili vardır.Bazen şiirlere böyle bakmaz lazım gibi geliyor bana ..
Eleştiriler benim küçük çakıl taşlarımdır .Ben seviyorum onları .
çok saygılar ,teşekkür ederim.O kısmı tohum olarak değişelim ,yerinde bir eleştiri.
Alnımda mor ağrılar Dargın değilim hüznün gülümsemesine İçimdeki martı yaralı Vakit tamam Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular
İzbe körlerin ülkesinde suskun kumrular. Güzel ve simgesel söylemler gayet hoş durmuş şiirin içinde.Gölgelendiğimiz ağacın altında güzel bir şiir okuduk...
Eylül terk etti buraları...Apar topar ufuklara karıştı.Burada bıraktı heybesini...Heybesi ağır, heybesi gürültülü ve öfkeli yalnızlıklarla dolu.Kasıp kavuruyor yadigarları... Eylül terk etti buraları...Dolunayın gözleri önünde; arsızca... Sen de sal kuşlarını...
Benden günlük güneşlik bir mevsim bekliyorsun, Baharımı, yazımı, güzümü bitirdin ya. Nasıl tebessüm eden bir resim bekliyorsun? Verdiğin mutluluğu gene sen yitirdin ya.
Bilemem şimdi kimle, nerede, neyliyorsun? O hercai kalbini kimlerle eğliyorsun? Mektubunda boş yere ninniler söylüyorsun; Tatlı uykularımı giderken götürdün ya.
İnan unutturamaz, ne bu gün ne de yarın, Kabrimde yeşerecek bütün hatıraların. Gözlerimdeki yaşlar, ayrılık yadigarın; Hani, elveda derken, giderken getirdin ya.
CEMAL SAFİ
Bıraktım ki haziranda şiirin vurgununda kalsın çiçeklerim çok sevdiğim Cemal Safi dizelerini size ve güzel gönül sesinize arkadaş bıraktım lütfen kabul buyrun teşekkür ederim sevgi ve saygımla...
_Sus şimdi… Ateşle yoğur denizi Menevişli olsun _zaten ucumun yarısı yanık, kalan yarısını da yarım ay yonttu...bırakın da gireyim bu ıssız kulübeden içeri.DEDİ ŞİİR.
İZİN VERDİ ŞİİR.
KULÜBENİN KÜÇÜK PENCERELERİNE MARTILAR KONDU,
YARALIYDILAR YA HANİ...ŞİİRLE, KALEM...TEK TEK SARDI YARALARINI...
AY GÜLÜMSEDİ, SABAH OLDU, ŞİİR UYUDU...KALEM PARMAK UÇLARINA BASA BASA ARALIK KAPIDAN ÇIKIP GİTTİ...
Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular ... Uçup gittiyse teki Üşüyordur öteki! Gördüm çifte kumruyu Sustum, peki peki!
Leziz bir şiir tattım... Teşekkürler paylaşım için.
Alnımda mor ağrılar Dargın değilim hüznün gülümsemesine İçimdeki martı yaralı Vakit tamam Uzanmışsa karanlığa bir beden Hesap sorulmaz kadın üşümesine Bağlanır el ayak Canımın içi Mavi asar kendini tavana Atılır rüzgârın önüne suskun kumrular
Gözesinde su aktıkça katlanır susuzluk Şahdamarını öper uykusuz vurgunluk Özleme iz süren buse yorgunluğu sonra Eseri teninden pul pul dökülür Çokca vuslat, hatıratta Çokca hürriyet unutuşun karanlık sokağına Ah can/sızım Ah kan/sızım Ah yan/sızım Sazında hep o aynı türkü Dilim söyleyemez Yürek susmadıktan sonra
Merhabalar Sevgili Aysu Hanım,
Her zaman ki güzelliğinde etkilendiğim hatta bağışlayın ne olur yansımasında kendimi tutamadığım çok güzel bir eser okudum.Güzelliğin alnına sürülen kömür karası olsun.Nazarlardan korusun .
Her yönüyle dikkat çekici anlatımıyla büyüleyici bir güzellikti.İhtiva ettiği duygu ve düşünce bütünlüğün baştan sona korunuyor olması, etkili imgelerin seyrinde yaptığı çağrışım zenginli ve doğanın ruhunda uyandırdığı çaprazlama duygu ekosu tek kelimeyle muhteşemdi.Teşekkür ederim sabah sabah şiire kandırdınız.Yetkin kaleminizi ve yazdıran yüreğinizi tüm içtenliğimle kutlarım.Selam, sevgi ve her dem sonsuz saygılarımla.
yüreğimden geçen kadınlara anlattım seni ayışığına uzanıp bir bir dinleyip bir bir gittiler sonbahar döngülerinde doğan güneş ya da ay, ne fark eder gamzelerin yüreğimi sarmadıktan sonra
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.