2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1890
Okunma

Önce mavilerini vurdular kentin,
Gecenin soluklarına yığıldı yangın soluklarımız,
Eski bir çerçevede poz vermekten öte gitmedi dostlar,
Yalnız martılar şahitti parmak uçlarımızdaki yıldırımlara
Bir ölünün karnında geçirdik bulutlardan uzaklığımızı,
Ne değişti bunca yıl
Durgun bir göl oldu yalnızlığımız,
Beyaz rengini döktü saçlarımıza kefen,
Geç kalmış sevgilerle
Yüreği ağzında koşan bir çocuk zaman
Portakal bahçelerine mi düşürdü utancını güneş,
Dağlar ustura ağzında kesilirken
Süte kesmiş memelerden kan damlar insanın diyarına
Bir cenazenin geç kalmış sahiplerini vurmadan haydutlar
Hangi mevsime transfer oluruz asude bir ömürden,
Hangi çiçeğe iltica diye sığınırız hüzünleri eskitirken
Ağaçlar köklerini iyice derinlere salarken
Yazıları silinmiş mezar taşları tüm kuşlarını,
Üstümüze dökerken.
Fırat hız bulup yüreğimizde akarken,
Dicle bir figan edip ardımızdan gelirken
Şimdi aklımı alıp deliler kuyusundan
Yıldızlara çıkıp oturmazmıyım.
Merhaba deyip güne totemlere kafa tutmazmıyım
Tüm putları kırıp İbrahim adına,
Kendimi ateşe atmazmıyım.
Lütfi Kireçci
5.0
100% (3)