31
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
4853
Okunma

İslâm binasının inşasında verilen ilk iki kurbanın oğludur Ammar b. Yasir radiyallahü anh. Kendisi anne ve babasını gözlerinin önünde şehid vermiş birisi. İsminin ifade ettiği gibi daima müsbet hizmetler peşinde koşmuş, yaşadığı ömrü Allah rızası uğruna değerlendirmiş bir Kutlu. İslâm’ın ilk mabedinin binası inşa edilirken, diğerlerinin aksine ikişer tuğla taşıyarak emre inkıyadın en mümtaz örneğini vermiş bir kahramandır Hz. Ammar’ın ailesi dışarıdan geldiği için Mekke’de kendilerini koruyacak birileri yoktu. Müslümanlıklarını gizlemek mecburiyetinde idiler. Lakin Müslüman oldukları öğrenilmiş, Cennetle müjdelenen Yasir ailesine işkence de başlamıştı.
Önce mükafat vadederek İslâm’dan döndürmeye çalıştılar. Olmayınca işkencenin türlüsünü tatbike başladılar. Maddî işkencelerin yanında annesi ve babasının gözlerinin önünde şehit olmaları gibi manevî işkenceye de uğrayınca Hz. Ammar’ın direnecek gücü kalmadı, onların istediği kelimeleri dilinin ucuyla söyledi. Serbest kalınca hemen Resûl-i Ekrem’in huzuruna koştu. Olanları haber verdi. Efendimiz kalbin nasıldı?’ diye sordu. İmanla dopdolu’ cevabını alınca, bir daha sıkıştırınca benzeri kelimeleri yine söyle’ diyerek kendisine ruhsat verdi. Bu ruhsatın ardından hakkında şu ayet nazil oldu: Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken dini inkâr etmeye zorlanıp da yalnız dilleriyle inkâr sözünü söyleyenler hariç, kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederek gönlünü inkâra açar, gönlüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthiş bir azap vardır. (Nahl,16/106).
Ammar b. Yasir radiyallahü anh Sıffın savaşında şehid olmuştur.Sınırlı satırlar içinde bu zatın tüm hayatını ve yaşadığı hayatın Allah rızası uğrunda harcanan dakikalarını aksettirmemiz zor. Birkaç kelime ile de olsa, arifana bir işaret kafi fehvasıyla, bazı şeyler söylemektende vazgeçmeyeceğiz.
Sana müjde ey Ammâr!(r.a)
Gündüzün gördüğünden utandığı anı,
Altlarından ırmaklar akan yerlere götürdüler.
Gözlerinin biriktirdiklerine inanma,
Onlar ki gördüklerine kanar,
Zülüm bedenin yüzüne dokunur.
Beden dediğin üç günlük elbise…
Sabır Ammâr sabır!
Bir bakışın Sümeyye, bir bakışın Yasir!
Sabır şükürsüz kirlenir.
Hani himayasiz görünce,
Önce mükafat dediler, sonra türlü türlü işkence…
Cennet dediğin bir mızrak boyu öte,
Dilinin ucu kalbine ilişmeyenelere,
Yolundan dönmeyenlere
Selam söyle...
Lât dedi. Ammâr ve uzza,
İlahların gülüşleri saplandı soluna,
Gürültüsüz gökler çöktü aniden,
Sustu anası şehit babası şehit;
Dilin urganmıdır boynuna,
Her halin tövbeye iltica.
Yanaş şimdi Rahmet deryasına,
Yanaş Muhammet Mustafa’ya… (s.a.v)
Sonra söylediklerinden sığındı,
Kalbine sor Ammâr!
Aşkın tecelligahı yalan bilmez,
Dudaklarının kiridir sana ilişen.
Ezâyı dünyada çeken ahirette sevinir…
Dostlar Ammâr!
Teker teker baki vuculara göçtüler.
İki taş arası otağlar kaldı teselliğah…
Ne makamdı doyuran ne de ihtilaflı bir zaman,
Hayata gevşek bir yol düştü.
Ve süt dedi Ammâr,
Azgın bir topluluğun hırçın bakışlarında.
Sıffının dizlerini döğüşüne baksana…
Sümeyye gibi Yasir gibi hazırlandı binekler,
Bu gün davete icabet var...
Şehitler safından Ammâr doğar,
Usul ulsul düşen kar gibi.
Gözlerinin içinde bir muştu var gibi,
Müjde ey iki şehidin oğlu!
Gül geldi payına düşen mızraktan…
Arın fani bedenden nur yüzlü ihtiyar,
Cenneti kendine âşık eden bahtiyar...
5.0
96% (25)
4.0
4% (1)