7
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1923
Okunma

23 Nisan da çekilen bir fotoğraf, aynı çocukların farklı yaşamları. Çok etkileyici bir fotoğraf, değil bir şiir binlerce şiir büyütür bu düşünce.
Tek hücreli dünyanın iki farklı yüzü gibi
Kolay ve zorun en anlamlı özeti gibiydik biz.
Çifte standart mutlulukların
Sevgi ve sevgisizlik kanatlarıyla kırılgan
Rüzgâr değse yerle bir olacak gibi hoyrattık.
Şimdi söyleyin bana, ben hangisiyim?
Huzur yatağımdaki sıcaklık gibi uysal ve temiz
Aynaya bakıp ağlayacak nedenim bile yokken
Güneşli havadan yağmur istemek gibi bir şeydi
Anneme ağlamak.
En sevdiğim rengin uçuşan balonları gibi yumuşaktı annemin avuçları
Ve babamın sevgisi.
Ne kaygım olacaktı ki dört dörtlük hayatın
Az hasarlı uçurumlarından.
Ben hayatın şanslı saatlerinde
Şanslı anne babanın tohumuyken
Karşılaşacağım zorlu tırmanışlar teğet geçecekti
Yeni belirginleşen gözlerimin önünden.
…
Bu ihanet beni kucakladığından beri
Sokak bilirim annemi
Ve babamı yemek kokan bir lokanta.
Yağan yağmur ya da rüzgâr durdurmaz beni
Aksine bir adım daha ileriye atar düşüncelerimi.
Bakma ayaklarımın ufak olduğuna anne
Basınca yalın ayak damarlarına sanki hücrelerimdesin.
Babam pek sevmez beni bilirim
Cadde başlarında durup seyrederim sadece
Ve öylesine içime çekerim ki kokusunu
Yeniden severim onu.
Ben de yağmuru severim senin gibi
İlerlemek için değil elbet
O vakitlerde annem daha birçok seviyor beni nedense.
Sokaklardan umut toplarım ben
Ucuz bir simit olur yediğim
Gün boyu tok tutar mutluluklarımı.
Hayıflanmam sarılırım eteklerine varlığımın
Hayat buysa eğer ben hayatın incelikli mucizesiyim
Bunu böyle bilin.
Mutluluğun ve acının bilinçsiz kanatlarıydık biz
Kimi zaman uçar
Kimi zaman uçamazdık.
Şimdi söyleyin bana, ben hangisiyim?