4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1838
Okunma

güz yaprağı yüzündeki düşlerimin
birinde
bahar tomurcukları bitmiş
hayret
oysa yolun bittiği yerdeyim
menzilsiz
her şeyi geride bir kelebeğin evinde bıraktım
‘’gittim bir ormanı dört ucundan tutuşturdum geldim’’
ağır aksak çekiyorken kuşlar denizi
topraksız kök salmış ağaçlar kadar çırılçıplak
intihar damlalarını topluyor kollarım
soluklanan yağmur sularını karıyorum mavi mavi
sesimi veriyorum beli kırık denize
bungun karanlıkla bakışıyoruz
kokusuz çiçekler uzakta sancılı biliyorum
bulanık dünyaya bulanmış
kuğu bukleleri titriyor yakamozların
gri hücrelerimde dinginlik
yaşamak belki de thomas more’un ütopya’sında
ya da en az bruno kadar duymamak acıyı
‘’insan davalarıyla alırmış soluk’’
sohbet ediyorum denizle lâkin deniz sağır
bir dudağın yumuşak dinlemesini özlüyorum
siyah akıyor yüreğime
bir çakıl taşının yalnızlığına öykünerek
kıvırcık dalgalara yüzüstü yatıp
ölü böcek taklidi yapıyorum
çöl kumları kayıyor güneşli gün rengi
bir parça özgürlük koparıyorum sarıca balıklardan
içim açılıyor
tenimde ekim üşüyorum kanıksayarak sıcak şarabı
göğe dönüyorum yüzümü
gece solgun
uzakta demir filizlerinin silueti
gönül gençyılmaz
5.0
100% (4)