12
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1519
Okunma

Lacivertti geceler
Yıldızlar ay ay bakıyorken denize
Yakamozlar sığınmıştı dalgasında derine...
Falanın aşkı iman
Filanın sırrı sergi
Benzetmeler
Mecazlar
Çark döndü
Heves söndü
Devşirdi dilenci bohçasına yalan hikâyeleri
Ganimet yorgun zihin bahçelerinin
Tarumar dikenleri...
Kokusu yosun
Bakışı küflü
Köpüklü deniz ana
kenarında tahtadan eski kare bir masa
Meltem ucundan kaldırıyor örtüyü
Eski bir plak Nuh nebiden kalma
Tüm olağanlığıyla anılar çok uzakta
Fal bakıyor yıldızlar
Kaydı işte
El ele düşleriyle
Ezgisel kıvrımlarda
Tınısı ağır hasta
Tınısı geçmişe deva
"böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr
Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar"
Mutsuz mu ne
Mehtap/sız gece.
Elleri çayır çimen
Yanakları gelincik
İçsel çığlıklarında
Boy verir sevdiceği…
Beyaz elbisesinde mutlu melek rolünde
Okşuyor sakalını ay dedenin beyhude
Kol kola çiğ damlası yanaklarında
Dudağında bestesi
"mevsim artık sonbahar"
Geçmişin kızıl saçına âşık
Devir ağır
Devir dehşet...
Ürküyor neva’sı!!
İçindeki sızlanma derin dokunuşlarda
Yaslı gözleri yaşlı
Sessizce fısıldadı
“Tut artık bestemizden
Çek göğe suretimi
Dokun Nagehan’ıma
Unutarak yaşar mı insan
Olmaz neva/m olmaz
Bu düpedüz
Aldanma!
kırk bir yılın ardından
Sessizce çekip gittin
Söz vermiştin hani
Son nefesini benimle verecektin
Sensiz olmuyor neva”
Not: Yaşlanan hayat hikâyeleri...