8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1651
Okunma
kaçıştıra kaçıştıra benliğimi
kaçarak uzaklaşıyorum
yüreğime yapılan bu yağmandan
bir başka şehrin
betonarme limana çıkan
sokağının başında
açlıktan feleğini şaşırmış
titrek titrek soğuk soluyan
bir köpek gibi üşüyorum…
ve bir lokma ekmeğe
muhtaç bedenim
ama mutlu ve umutlu
yaralarımı sarıyorum…
sende uzaktayım
ama
hala zihnimin dehlizlerinde
canlı duruyor hatıraların
geceleri uyurken
kabuslarla uyanıyorum
terliyor üşüyen bedenim
yıldız palas otelinin
açık hava damında…
benimsin diyordun bana
içiyordun kanımı kana kana
senden çaldığım üç beş dakikayı
kıskanıp sahiplenerek
el atardın her anıma
farklıydım senden aslında
farklılığımdan hoşlanmazdın
kendine benzetmek için
çabalar dururdun
törpülüye törpülüye
yaralardın beni
benden kopardığın parçalarım
canımı acıtırdı
ve sen kalan parçalarıma bakarak
bak ne kadar güzel oldu
diyerek gülerdin…
bir elmanın birer yarısı gibi
olmalıyız derdin…
oramı buramı
kalıplayarak
şekil verirdin..
tüm bunları yaparken
sana olan sevgimi kullandın
ben seni gerçekten seviyordum
ve seni olduğun gibi
hiçbir tadilata uğratmadan
aptalca yapılmış bir
restorasyona uğratmadan
sadece olduğun gibi seviyordum…
susuyordum…
sen bana tutkundun
sıkarak canımı tutuyordun
hiç durmadan
boyuna beni öldürüyordun…
ben susuyordum,
sen yağmalıyordun
oysa şimdi
sahiplenmenden kurtulmuş
yağmalanmış bir yürek ile
yabancı bir şehrin
soğuk ve ayaz bir gecesinde
kaldırımların adımlarına sığınmış
yaralarımı sarıyorum
zihnimdeki silinmez anılarınla
iyileşmeyi bekliyorum…