15
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1726
Okunma

basma fistanının içinde oynaşırken memeleri
yüreği bir bebeğin ki kadar
safça çarpıyordu onların arkasında
eğildi en masum haliyle yere
başından düşen yazmasını alırken
karşıdan gelmekte olan doğruların sefer görüverdi
sultan kızın servetini,
eşine sakladığı el değmemiş koynundaki ikizlerini
hemen toplandı sultan kız
sarındı yazmasını,
sarmalandı bürgü süne, düştü kendi yoluna...
doğru durur mu? seferin küçüğü ok gibi gösterdi yolu
sultan önde sefer arkada nice gittiler bilinmez,
kıstırdı sultanı bir kuytuda
atladı kızın namusuna ırzına
bizim masumun memeleri fora
ağladı olmadı, inledi olmadı,
bağırdı avazı çıktığı kadar sultan
yol kenarında, ilişti geçen birinin çığlıkları kulağına
kurtuldu doğruların seferinden
koştu nefes nefese evine ocağına
girdi kapıdan içeri
kilitledi sürgüsünü zincirini
ah bilemedi göğsünün içindekini kilitlemeyi
’erim’ diyecekti belki ’erkeğim dokunacak’ ilkin onlara...
’ne bahtsızım ne kadersiz kulum,
geldi beni buldu mel’un un elleri’
ne sokağa çıkabildi ne çarşıya o günden sonra
duydular ki sultan kız
asmış kendini avlunun ortasında
doğruların sefer deli oldu
duyunca sultanın halini ahvalini
doğru duramadığı gün, tazenin sebebi oldu
o gün bu gündür gezer durur divane yollarda
iş işten geçmiştir dönülmez artık
dünlere yada en erken yarınlara
vicdanın sesi sarmıştır dört bir yanını tırmalar kulaklarını
ne pis nefistir bu bendeki erkeğimde ondan mı?
anasını ağlattı babasını söyletti
uçkuruna küfür edip ölmeye yemin etti...
ne çare!
ne sultan geri gelir nede o saf hayalleri...
5.0
100% (10)