6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1844
Okunma
kaç gün
kaç hafta
kaç yıl
geçer mi bir ömür
geçer mi yirmidört yıl
sığmıyor artık yüreğim demir kapılar arkasına
ve atmıyor artık seni görene dek
kirlenmiş bir surat var şimdi eskiyi aratan aynalarda
ve beyoğlu’nda çekindiğim bir resim
daha onaltı yaşımda
şimdi teselliyi eski fotoğraflarda buluyorum
bir de olmasaydı onlar
ve bir de yazmasaydım eğer
gençlik yıllarımın en güzel şiirlerini
şimdi göz yaşlarımı akıtmazdım böyle
seller gibi
dumanlı dağlarda bir ceylan gezer
o ceylan benim yüreğime düşer
ve hiç ardına bile bakmadan
beni ezer de geçer
beni çiğner de geçer
olmasaydı bir de tosyalı ahmet
olmasaydı bi de onun sazı
ve kırık olsaydı sağ eli
geçirebilir miydik biz onca yaz’ı
şimdi o da gitti
ne sazı var ne sözü
bıraktığı bir dal cıgara
bir de yastığı
her şey soluk ve yorgun
bir o kadar da yalnız
geçmiyor artık zaman
babamdan kalan köstekli saat kırılalı
ilk düşen kar var şimdi saçıma
volta attığım avluda
havalar da soğumaya başladı
bu yıl kış soğuk geçecek belli
ve gelin kız sevdiğine yine kavuşamayacak
nedense
oltu taşından yapma tesbihim kaybolduğu günden beri
ellerim yorgun düşüyor
ve parmaklarım
bana onu soruyor
bir de gözlüğümün camı kırılalı
artık mektup da yazamıyorum eskisi kadar
gece ayazını vuruyor üzerime
bense üşüyorum
üzerimi örtenim de yok artık
bi başka bahara kaldı sevdam
bi başka bahara kaldı sana kavuşmam
sayılı gün tez geçer derler
oysa sayılmayan günler de biter
kaç gün
kaç hafta
kaç yıl
geçer mi sensiz
geçer mi bensiz
söyle bana cevapsız mektuplar…
2001/yaykın-sinop