8
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3184
Okunma

Kendime acıyorum; fakat bağıramam ki...
Kalbimin diliyle de yardım çağıramam ki...
Kalbimin her sesine, bedenim etten duvar
Gizli feryatlarımı, duymuyor sağır civar
Kendimle konuşuyor, kendimle gülüyorum
Bazen taş gibi semsert, bazen çözülüyorum
Birgün yıkılacak o, sesimin sâdâsıyla
Cam gibi kırılacak, kalbimin nidâsıyla
İçinde korlar olan, bir tandırım topraktan
Yıllarımı geçirdim, beynimi yakaraktan
Duygularım kabarıp, bir ekmek gibi pişer
Kalemimle çekerken, bazen dibine düşer
Nice duygularım da, küle döndü içimde
Yanan ruhları hala, bütün gece peşimde
İçimde Gûlyâbânî, gebermeyen efkârım
Ejderhalar yaratmak oldu fikirden kârım
Anlamıyor kadınlar, düşenin bir hâlinden
Çekip giderler tutup, çocuğunun elinden
Kaderimiz benziyor, mütefekkir Dücâne!
İkimiz sevgiliye, emek verdik meccâne
Hiçbir şeye de yoktur, aslında merakları
Bütün dünyası tırnak, ayna ve tarakları
Hatta düşünmez bile, ben neyim ve de kimim?
Neye köleyim ya da nelere ben hâkimim?
Tezâtlar ve tezâtlar, alâmet-i fârikası
Birden küsmek kadının, ikinci hârikası
Küstüğünde gelmeni, hep bekler tıpış tıpış
Git! diz çök! aman dile! Ve eteğine yapış
Şeydâ bülbül ne çekti, gülün nâz ve hârından
Dalına hiç konmazdı, korkmasaydı mârından
Onlar aşk der, duygu der; fakat ölen erkektir
Aşk için ölmez kadın; özünde çok ürkektir
Aşkın o mâyesinde, bir cesâret pinhândır
Cesâretsiz aşklar da, bir bârân-ı nisândır
Âşık bülbül gülbende, çırpınarak cân verdi
Maşûku beyaz güle, kanından da kan verdi
Maşûkları içinse, hep âşıklar müntehir
Aşk kadına şaraptır, erkeğe gizli zehir
Soner Çağatay 1 Ocak 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
Gülben: Gül dalı
Bârân: Yağmur
Mâr: Yılan
5.0
100% (7)