6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1371
Okunma

Pencerenin önünde, bekleme küçük çiçek!
Birazdan umutların, erken yaprak dökecek
Babanın gür narası, tâ kalbine çökecek
Şarap kokan eliyle, kulakları bükecek
Bekleme balkonlarda! Gelmeyecek o baban
Gelemez baban yavrum! Boşuna onca çaban
Ruhunu hapis etmiş, bir şişeye bu akşam
Bu yüzden vermiyor, kalbi annene selâm
Gel kucağıma Bûse! Koy başını kalbime!
Konuşsan da gözünle! hiç gitmez garibime
Bak adın da Bûseymiş; yani ,,şevkatle” öpmek
,,Babam beni hiç öpmez’" demek, Bûse ne demek?
Bûse:
,,Amca! babam hiç öpmez, sevmez nedense beni?”
,,Seni baban sevmiyor’’, diyor erkek yeğeni”
,,Amca! Çocuklarını, öper mi o Almanlar?”
,,Onlarla uyurlar mı, korktukları zamanlar?”
Soner:
,,Onlar çocuklarıyla, konuşur adam gibi
,,Kızlarını süslerler, sarayda madam gibi”
,,Biliyor musun Bûse! Babam da hiç öpmedi
,,Bana birgün içinden, canım yavrum demedi”
,,Bizim ana-babamız, bilmez bizi sevmeyi’’
,,Cennetten çıktı derler bir sopayla dövmeyi”
Soner Çağatay 31 Aralık 2010 / Wuppertal
5.0
100% (3)